Tövbe Orucu Tutanlar Haram Yemezler!

Sayın Tahkik hayli vakittir bu siteyi okurum ve istifade ederim (ederdim) . Sizin sorunlara olaylara vs cevaplarınızdan ötürü ve genele yazıp deşifre olmak istemediğim için buraya yazmak istedim. Cevap vermek yardım etmek istemezseniz sizin takdirinize kalmış. Şu duygu bütün benliğimi sarmış durumda insan yahut ben bu günahı işlediğimden beri birine anlatıp rahatlamak yahut çıkış yolu aramak gibi bir hissiyat içindeyim. Kısaca biliyorum bu konu çoğu defa işlendi ZİNAYA YAKLAŞMAYIN. defalarca okudum bu başlığı defalarca her günaha girdikten birkaç gün sonra gelip gelip okudum herseferinde ağladım tövbe ettim günlerce namazımın tadını alamadım iki yüzlü hissettim kendimi. Rabbimden beni affet derken bile utandım. şeytan her defasında galebe çaldı beni. takva olarak derin bir takva sahibi değilim malesef kitap taşıyan eşşekler benzetmesi vardırya o benim işte. herşeyi okudum kendimce herşeyi biliyourum vss ama bunlar günah işlememe engel olmadı olamadı. 31 yaşındayım hiç evlenmedim. Hiçbir erkekle flört , arkadaşlık, nişan, söz vs yaşamadım. Yani bu benim tercihimdi evlenmemek ise kısmet olmadı. Erkeklerle ilişkilerim iş hayatında en asgari düzeyde olur. Bunun için gerçekten özellikle çaba harcarım. Yıllarca kendimi iş hayatı , üniversite hayatı vss içinde kendimi korumaya çalıştım. Bu yaşıma kadarki çizgim edepli, ağırbaşlı erkek bayan karışık ortamlarda elimden geldiğince dikkat çekmemeye çalışan vs Hassasiyetlerimin derinliklerini anlatarak laf kalabalığı yapmak istemiyorum. Bu çizgim gerçekten içimde hissettiğim buna inandığım için yaşadığım bir yol. Bunları yazıyorum şu yaptığım şeyle örtüşmüyor yani buben değilim sanki.
10 kere tövbe ettim 10 kere yine tövbemi bozdum. Sanki şeytan (yine suçu ona atıyor oluyorum ama) en zayıf anımı bekliyor aylarca bir köşede sabırla beni bekliyor gibi. Böyle hissediyorum son 3 yıldır tövbe ettiğim halde 4 ay geçsin kendimi yine aynı şekilde buluyorum. :( Yaptığım şeyi gözyaşlarıma hakim olamıyorum yani nasıl ifade edeceğim edebim müsait değil diycem ama yaparken nasıl müsaitti bilmiyorum. Hiç kendinizden nefret edeceğiniz bir yanlışınız oldu mu? Kendimi iki yüzlü hissediyorum. Yaptığımla söylediklerim başkalarını uyarışım birbirini tutmuyor o onurlu parmakla gösterilen ben BEN nefsim yalnızken yaptıklarımı kendime yakıştıramıyorum. Hakkınızı helal edin buraya kadar okudunuzmu bilmiyorum ama içinde bulunduğum durumu ancak benim gibi bi günah işleyen anlar .
Yaptığım şu. Zina demek istemiyorum kahroluyorum. Şehvetime kapılarak Sanalda erkeklerle gayri ahlaki sohbetler. Yüzümü göstermeden kısmi dekolteli bir şekilde kamera açma. Buna bir psikolog sitede sapıklık demiş, Ben sapıkmıyım?
Siz bi yazınızda sen islamı düzgün yaşarsan örtün düzgün olursa eşinde ona göre olur.takva sahibi kızlar takva sahibi eşler bulurlar.islamın fırıldağı olanlardan islamın fırıldaklarını bulurlar.
Diyorsunuz
Tövbe etsem birdaha yapmasam azmetsem. Rabbim affedermi? düzgün takvalı bi eş nasip olurmu? Bu şansımı yitirdim mi? Rabbim in karşısına gıpta ettiğim nuryüzlü arkadaşlarım gibi çıkabilecek miyim? Öyle saçma sorular geliyorki aklıma ince bi çizgideyim aklımı kaçırmadığım için seviniyorum. yine yine tövbeliyim ağlayarak günlerdir her duam gözyaşıyla ama artıkbembeyaz değilim Rabbim affetse bile görünmeyen silik lekelerim olacakmışgibi geliyor. Kahroluyorum
1. Zina büyük günahlardandır.
2. Fiiller, sebep oldukları sonuçlara göre hüküm alırlar. Harama aracı olan her fiil haram, vâcibe vesile olan fiiller de vâciptir.
3. Nâmahreme bakma, dokunma, tutma, öpme ve haram işlemek için bir yere gitme gibi gayr-i meşrû fiillerin hepsi yasaklanmıştır ve bunların her birine mecâzen zina denilebilir.(3)
Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim." (Tâ Hâ Suresi :82)
Beni rahatlatan ayetlerden biride bu sonuncusu inşallah buna erişenlerden olurum. Duanızı eksik etmeyiniz. Bunu birine anlatmam lazımdı hakkınızı helal ediniz.
**************************************************************************************
CEVAP:
Kardeşim kuvvet,kudret ve dirayet sahipleri her olay ve hadisat karşısında sağlam ve dik durmayı bilmişlerdir.birlerin binlere galebesi sadece maddi gücün kuvvetiyle değil birlerin binlere karşı dayandığı ve istinad edip itimdat ettiği noktalar cihetiyledir.Bediüzzaman hazretleri der ki; iman hem nurdur ve hem de kuvettir hakiki imanı elde eden kainata meydan okuyabilir.iman insanı bütün menfi ve zararlı tazyikatlar ve baskıların şerrinden koruyup muhafaza edebilir.Burdaki kırılma noktası işte iman eksikliğidir.iman olduğu yerde batılın hükmü geçmez,imanın askerleri olduğu yerde sefahetin hükmü geçmez.iman muhafızlarının olduğu yerde nefsin uşakları bulunmaz.imana kuvvet veren şeylerin belki eksik bir yolla alınması sonucu iman zayıf kalabilir.imanı kuvvetlendirmede kitaplar büyük yer teşkil etse de sadece yeterli değildir.imanı kuvvet veren şeylerin başında çevre, bağlanılan bir mürşit ve o mürşidin etrafında toplanan talebelerde etkilidir.Eğer talebeler hocaları kadar iyi ise o nurani cemaat ile insan nurlanır.insanı günahtan alıkoymaya sadece ilim yetmiyor,bazen marifet gerekiyor.aç bırakılan kalp ruh ve aklı doyuracak zikir gerekiyor.ihlaslarıyla ilimleriyle samimiyetleriyle sadakatleriyle tebessümleriyle boyanılacak nurani cemaat kardeşleri de gerekiyor.ama bunlardan mahrum olan nice ilim sahibi sizin deyiminizle kitap yüklenen insanları şeytan aldatıyor.nasıl 300 senelik ibadet eden bersisa denen rahibi bir kadın ile aldatıp helak etmişse öylede bu zamanda kitapları yutmuş yalamış nice insanların zaif noktaları olan rızayı ilahiyi kazandıracak olan Salih ameli kazandıran ihlassızlıkla avlıyor.onları tuzaklarına düşürüyor.eğer insan kolayca düşüyorsa demek ki onun zaif noktası onu vartalara haramlara itiyor.demek rızayı ilahiye kazanılmamış,yada mürşidi olmadığı için şeytan ona musallat olup aldatıyor.
kardeşim okunanları ruha kalbe akla fikre vicdana okumadıkça ve okunanları tatbik sahasına koymadıkça faidesi olmaz.bizler okurken maalesef dergi kitap okur gibi okuyoruz kuranı ve imani kitapları.halbuki nefsimizi muhatap alarak okuyacağız.vicdana ses duyuracağız.onları muhatap alacağız onları inciteceğiz ki, aklını başına alsın.okuduklarımız başka yaptıklarımız başka olduğu zaman ilk şeytan skoru orda atıyor bize karşı.ilk riya kapısı burada açılıyor.ikinci riya kapısı ise en tehlikelisi ise ihlası bozan ameli mahveden bütün amellerimizde rızayı ilahiyeyi bırakıp insanların rızalığını hedef almamız oluyor.üçüncü riya ise insanı nifak ve münafıklığa sevk eden halklar içerisinde takva vera sahibi edepli görünüp yalnız kalınca günaha harama dalmak halidir.insanlar içerisinde iken onlaırın teveccühlerini kazanmak yada onlara karşı hoş görünmek yada oların bildikleri gibi davranmak şeklinde hareket ederek riya ve münafıklığa kapı açıyoruz.halkları razı etmek için her türlü tedbiri alıp dikkatli ve temkinli davranırken rabbimizle baş başa kalınca ise sanki o yokmuş gibi hareketle sanki onun yazıcı melekleri onun gözetleyici melekleri yokmuş gibi bir hareket tarzıyla rahatça sıkılmadan korkmadan ayıplanmadan hareket ediyoruz.iki üç fani nakıs insanın ayıplaması ve kötülememesi için hal hareket ve tavırlarına dikkat eden insan rabbimim karşısında edepsizliğin her türlüsüne giriyor.takvanın aslı olan rabbimize karşı takvayı bırakıp halklara karşı yalancı takvalara giriyoruz.yalancı takvanın gücü işte insanı böyle söndürür.rezil eder.bitirir.Hani derler ye yalancın mumu yatsıya kadar yanar.bizim takvamızın ışığı da netin başına geçinceye yada yalnız kalıncaya kadar olmasın.hassasiyetlerimiz halklara karşı olunca onlar bilsinler için olur.ama rabbimizin için olsaydı belki makbul olurdu.insanların yaptıklarına hoşgörüsünü beklemeyen insan rabbinin yaptıklarına hoşgörü göstermesini istiyor.bu tehlikeli halet yüzünden münafıklığa düşüyor insan.Salih insan içini halklara arz ettiği zaman insanların razı olacağı insandır.insanlar bizleri nasıl biliyorsa öyle davranmalıyız.insanlara karşı takındığımız edebin hayanın ve ahlakın trilyonlarca katını rabbimize karşı takınmalıyız.peygamberimiz hadiste demiyor mu eşler arasında cima ederken hayvanlar gibi çırılçıplak kalmasın üzerlerine örtü çeksin.örtü kalktığı zaman melekler odadan çıkar şeytan girermiş.yine başka hadiste aman çıplaklıktan sakının sizinle beraber olan melekler vardır.Efendimiz böyle derken evliler içir bile çarşafı çekin üzerinize derken bir kadın kendisine haram olan erkeklere karşı soyunmasını nasıl kabul edebilir.o halette iken o evde melek kalır mı.şeytanlar belki sevinç barları ve halayları tutarlar melekler evden kaçırıldığı zaman.
kardeşim münafıklığa kapı açan ve insanı takiyye yapmaya zorlayan haklara karşı edepli rabbine karşı ise edepsiz hal takınma olan bu haleti terk etmek gerekir.karşınızda olan insanları helak eyleyip cehenneme aday yapmayınız.karşınızdaki insanların hanesine bol sıfırlı günahlar attırmayınız.bakın otuzuna kadar ne kadar güzel yaşadınız.ama otuzunda gidip şeytanın tuzaklarına düştünüz.insanların nazarlarında temiz görünmeniz önemlide rabbiniz katında pis görünmenizin önemi yok mu.ücret veren mükafatı veren hayat veren onlar mı rabbiniz mi.yaşatan öldüren dirilten onlar mı rabbiniz mi.onları razı etmekle mi önemli rabbinizi mi.aklı başında olan insan büyük küçük orta kısa vb gibi kıyasları iyi yapar hesap eder.toplu iğne ile adama saldırmak ile kılıç ile saldırmak bir mi.adamı elle dövmekle sopa ile dövmek bir midir.küçüğün belası küçük, büyüğün belası büyüktür.büyük günahların belası azabı da büyüktür.sanal alemde verdiğiniz küçük lezzetlerin rüşveti küçük değildir.insanlar arasında iken takvalı olup akşam netin karşısında ise bütün takva elbisesini soyunup hayasızlık ve ahlaksızlık elbisesi giyinmek hali çok dehşetli bir kişilik sarsıntısı geçirme halidir.bir kadın düşünün gündüzleri çok edep ile takva ile ahlak ile geziyor.işte okulda takdir topluyor.ama akşam olunca ise o kimliğini çıkarıp bir kenara atıyor.başka bambaşka bir kişiliğe bürünüp ortaya çıkıyor.ahlaksızlık elbisesini giyiyor makyajını yapıyor.peruğunu takıyor ve haram ortamlar olan barlarda sokaklarda elleşeceği erkekler arıyor.bu maskesiyle geziyor.sabah ışıklarıyla evine dönüyor.sabahleyin eski hanımcık maskeni bürünüyor kişiliğini takınıyor.bu ne kadar bozuk bir ruh akıl ve yapısıdır.işte bir nevi bu hale gelmişsiniz.farz edin nette dekolteli bir şekilde görüştüğünüz bir kişi ile bir zaman sonra bilmeden evlilik için karşılaştınız.ne olacak karşınızdaki insan belki sizi tanıyınca şaşıracak.kalacak.kadınlara güveni gidecek.bir kardeş öyle yardım istemişti bizden.evlenmeyi düşündüğü bayanı bir chat seks sitesinde tanımış.bir zaman sonra onun takvalı bir hoca mesabesinde birisi olduğunu görmüş kadın kendisine mesafeli davranmaya başlamış.adam şaşırmış “demiş senin ne işin vardı öyle bir yerde” kadın demiş “şeytana uydum” diye.benim burada hayret ettiğim nokta o kadının seks odalarında bütün her şeylerini açıp saçtığı halde tanıştığı erkeğe karşı takva takınma hali ve sınırlar çizme tavrıydı orada her şey serbest ama burada yasak.o kardeşimiz şüpheye düşmüştü.böyle birisiyle evlensem.bana kötülük eder mi diye.ben o kardeşe ne yazacağımı bilememiştim.şimdi bu olayı iyi düşün kardeşim.

Kardeşim insan ışıktan uzaklaştıkça karanlığa ,ısıdan uzaklaştıkça soğuğa insanlardan uzaklaştıkça yalnızlığa doğru gider.ve ışığın ,ısının ve insanların sesleri uzaklaştıkça boğuk olur duyulmaz görülmez işitilmez olurlar.işte insan hakikatlerden uzaklaştıkça hakkın vicdanın imanın islamın hakikat seslerini işitemez hale gelir.hep şeytanın, arzuların, nefsin seslerini işetmeye onlara doğru gitmeye başlar.siz sanal alemde bir nevi bu hale geliyorsunuz.belki sınırları yavaş yavaş daha da kaldıracaksınız.belki şeytan ve nefis ve baskın arzular sınırları çiğnetecek size daha fazla.her noktadan zarar edeceksiniz.karşınızdakini günaha harama atarak.kendinizi harama ataracaksınız.hem belki karşınızdakiler sizin gizli görüntülerinizi alacaklar ve onları netlerde yayınlayacaklar sizde rezil bir kahraman olacaksınız.ve sizin bu görüntülerinizi yıllarca senelerce oralarda gezecek.insanları saptıracak.onlar saptıkça size günah olarak dönecek belki ölseniz bile onlar oralarda kalacaklar dünyayı gezecekler.düşünün tasavvur edin.küçük adi gizli alçak lezzetlerin başınıza açacağı işleri.bu yaptığınızın birde pişmanlık cihetini düşünün.hiç bir yanlış ve hata insanı mutlu etmez.pişmanlıklar açılar hatalar bir ömür boyu o insanı zehirler yılan gibi sokar durmadan hatırlatır insana hatasını.
Kardeşim tövbenin tövbesini yapmak gerekir.tövbenin sağlamasını yapmak gerekir.günah işlemeye zemin hazırlayan şeytanın zamanını iyi bilmek gerekir.o pusuda senin en zaif olduğun noktayı bekler.belki sen nasılsa Allah eskisini affetmiştir dersin.yada bir şeyleri eksik gedik bırakırsın yada şehvet ve arzuların çoğaldığı zamanları iyi bilir.ve o zamanda saldırıp avlar.böyle durumları bilen sen böyle zamanlarda yalnızlığı tercih etmeyeceksin.gerekirse sana cesareti veren neti kapatacaksın.net alemi şeytanın bu zamanda insanları en fazla aldattığı bir alem oldu.özellikle yalnızlık zamanlarda sanki Allah yokmuş gibi melekleri izine ayrılmış gibi bir hareket iterek insana şeytani bir cesaret vererek insanı avlar.Halbu ki halklar içinde insan nasıl edep halini takınıyorsa yalnızken öyle takınmalı.büyük insanlar en azami edebi yalnızken takınlmışlar.kuranı namazı anlayarak yapmışlar.namazdaki sıratı mustakim denen dosdoğru yoldan sapmamışlar.ne namazlarıyla ne amelleriyle ne de yaptıklarıyla çelişip yalancı olmamışlar.özleri sözleri halleri tavırları bir olmuş rabbim eden bir ister.neden tevhid ister.her şeyde tevhidi emreder rabbimiz.mükafatları verecek olan odur.cenneti ebedi gençliği verecek olan odur. o zaman her şeye en layık olanda odur.tövbelerini yap.ihmal etme.tövbe ilaçlarını içerken zorla değil canı gönülden yap.3 senelik bir blançoyu hesap et ve karını zararını düşün.memur isen bilirsin ki memurların sicil dosyaları vardır.ve o dosyalar memurluk boyunca o kişinin yaptığı her şey ile dolar,şişer.idari cezalar,taltifler,mükafatlar,sicil notları,hastalık izinleri, özlük hakları vs vs ile dolup taşar.o dosya başka şehre gitse de yanında gider.derecesi başarısı ve yıllara göre mükafatı artar maaşı artar.işte kulunda böyle amel defteri vardır.o defteri tutan melekler ömür boyu onu kontrol eder yazar çizer.her yapılan yazılır.asla bir küçük şey bile es geçilmez.şimdi bizler o amel defterini güzel şeylerle doldurmazsak halimiz nice olur.bütün amellerimiz bütün ibadetlerimiz bütün iyiliklerimiz bütün zikirlerimiz hep riya için yapılmış olsa kocaman bir hiç olur elimizde.günaha girerken gösterdiğimiz cesaretin yanında günahtan kaçmak noktasında ise korkaklık gösterelim.rabbini iyi tanıyan onu iyi bilen onu iyi akleden insan günahtan kaçar.ondan korkmayan günaha dalar gider.hakkıyla korkan hakkıyla onu bilen tanıyan insan günahına değil boşa geçen zamanlarına ağlar feryad eder.kardeşim imani eksiklik ile insan şeytanın dürbünü ile nefsin dürbünü ile ölüm ötesine gayba baktığı zaman çoğu şeyi görmez veya görmek istemez.ama bizler insaf hareketleriyle rabbimizin bizlere vaat etiği ateşi anlamak için elimizi bazen götürüp kaynar suyun üstünde tutacağız ki dehşetini anlayalım.elimizi götürüp bazen ateşin altına tutacağız ki, azabın dehşetini anlayalım.bunu yapabiliriz.en azından nefsimize ders vermek ve aklını başına alması için cehennemi hatırlatmakta faide vardır.günaha girmekte cesaret gösterdiğimiz gibi harama girmemekte de korkaklık göstermemiz gerekir.ölümün yastığımızın altında ,arkamızda olduğunu bilirsek belki günaha girmeyiz.eceli uzak gördüğümüz hayatı garanti gördüğümüz zaman her haltı yeriz.ardına düşüp kapıldığınız şehvetiniz bakın sizi alıp erkeklerin kollarına atıyor.kapıldığınız şehvetinizin sizin imanınızı dininizi çalıyor.sizin elinizle başkalarına zarar verip onların amellerini mahvediyor.rüzgara ancak çer, çöp, yapraklar ve otlar kapılırlar.ağaçlar koca dağlar ve taşlar ağır olduğu için kapılmazlar.o zaman o şehvet ve arzulara kapılamamak için imanı ağırlaştırın.

İsteyin rabbinizden isteyin. isterken hedefe odaklanın ve esnek davranın .unutmayın erkekle kadına Allah eşitlik vermemiştir sadece adalet vermiştir.aralarında adalet olabilir ama eşitlik olmaz.bunu unutmayın.isterken yükseklerden uçarak istemeyin ki, hedefi bulasınız.belki yüksek takvalı birisini bulamayabilirsiniz.çünkü çalışan kadın pek öyle takvayı elde tutamıyor.hele çalışılan ortam yorucu ve erkeklerle karma ise çok zordur.siz isterken birazda samimi Müslüman olsun istediğiniz.çünkü takvalı bir erkek karısını çalıştırmayı bırak kardeşinden bile sakınır.akrabalarına göstermez. inşallah rabbim size takvası idare eden.ihlası olan,enaniyeti olmayan.tam imanlı birisini nasip eder.duaya odaklanın ve isteyin.bekar kalmanızın da böyle halete düşmeniz de etkisi vardır.sonuçta bastırılmaya çalışılan duygular bir yerden patlak verebiliyor.o patlak verdiği şey ise sapıklık olarak tezahür ediyor.belki bu sapıklıklar kalıcı olup evlendikten sonra bile peşini insanın bırakmıyor.belki kalıcı olan bu hastalıklar yüzünden hayat bir ömür boyu çekilmez hale geliyor.insan bu durumun acısını bir ömür boyu çekiyor.ızdırabını yaşıyor.saadet ve mutluluğunu tahrip edip peşini bırakmıyor.hep bu işlerin çıkış noktası işte patlak veren bu arzu ve duyguların acı tezahürüdür.

Bak kardeşim yaptıklarının farkındasın ve günahların beyaz temiz nezih olan hayatımızı kalbimizi kararttığının farkındasın.ve lekelerin bazen kalıcı olduğunu biliyorsun.iman İslam kuran sahilinden günahın insanı uzaklaştırıp şeytan ve nefsin limanına yanaştırdığını biliyorsun.bilerek yapmak daha başka bir mesuliyet.bilmeyen bilmiyorum diyebilir bilen ne diyeceğini bilemez.şu noktada şüpheyi terk et.rabbim affeder mi düşüncesi şüphe üzerine kurulmuştur.rabbimin merhameti kudreti keremi sonsuzdur.mutlaktır.onu kuşatacak anlayacak aklımız yok ama vicdanımız ve nazarımız ve basiretimiz vardır. kainata ve kendine ve mevcudata bakan rabbinin merhametini anlar.şüpheleri terk et ve kesin olarak bak olaylara.tövbe orucu tut ve onu bozmamaya çalış Orucun nasıl kefareti varsa tövbeyi bozmanın da kefareti vardır.oruçlu insan hiçbir şey yemez sizde tövbe orucu tutun ve şeytanın size sunduğu şeyleri yemeyin.insan kaybetme ve kazanma kuşağındaki ince çizgide durur.bazen insan öyle bir makamda durur ki kıldan incedir.orda durmak zorundadır.düşerse parçalanır.mahvolur.dikkatli olun.gayri meşru küçük zevklerin ardında kocaman dağlarvari acılar gizlenmiştir.yaşadığınız hep bu dağlarvari acılar değilmidir.herkesin yaşadıkları bunlar değilmidir.küçük gülmeler büyük ağlamalara hamile değilmidir.küçük mutluluklar büyük hüzünlere mahkum değilmidir. biliyoruz ki bu tatlı görünen şeyi yedimiz zaman karın ağrısı yapacak ve bizi mahvedecek.yine yiyoruz.altın tepside sunduğu için şeytan haramı aldanıyoruz.basiret sahibi, feraset sahibi iman sahibi aldanmaz.bizlerde aldanmayalım.
Yukarıda üç madde halinde saydığın şeyler doğrudur.zina haram harama götüren yollarda haramdır.zinanın çeşitleridir.tutmak öpmek bakmak koklamak dokunmak vs.bunların hükmü bellidir zaten.Şu ayeti anlarken sadece tek taraflı değil iki taraf cihetiyle bakınız.evet Rabbimiz kuranda “Şüphe yok ki ben, tövbe edip inanan ve salih ameller işleyen, sonra da doğru yol üzere devam eden kimse için son derece affediciyim." (Tâ Hâ Suresi :82) diyor.ama günahın ardından hemen iyi işler yapıp tövbe edip Salih amellere yönelenler için affedicilik geliyor.yani yolu doğru edeceksin.amelini düzelteceksin.bir daha işlememek için tövbe edeceksin.salip olarak yaşayıp Salih olarak öleceksin.salih demek içinden geçirdiklerini ve yalnız kaldığın zaman yaptıklarını insanlara arz ettiğin zaman senden iğrenmeyecek olmalarıdır.işte böyle tarz hareket edildiği zaman rabbimiz affedici olur.ama Salih amel şartıyla.içine riya, münafıklık, gösteriş karışmayan sadece rabbinin rızasını gözeten amelinde sadece rızayı ilahiyeyi gözetenler içindir.özü, sözü, fikri, zikri, ameli hareketleri tavırları bir olmayan söylemleri mümin ama eylemleri mümin dışı olanlar Salih amel sahibi olanlar katagorisine zor girerler.inşallah ameli sadık, ameli Salih, ameli düzgün, ameli rızayı ilahiyeye düzgün kullar oluruz.
kardeşim sahabeler niye yuvalarını terk edip medineye göç ettiler.zulüm gördükleri için dinlerine ilişildiği için.şimdi internet sizi böyle haramlara atıp iffetinize ilişip mahvediyorsa kaldırıp atın.binlerce sene insanlar nasıl yaşadılar.şeytan elinde hangi malzeme varsa insanları onunla aldatır.net olmasaydı belki size böyle cesaret veremezdi.ama nasılsa konuştuğum bilmem nerede, hangi memlekette diyerek sizi aldatıp onlara cariye yapıyor.onlara meze edip hizmetçi edip zevklerine sizi sunuyor.rabbim yardımcınız olsun.güzel temiz kaynaklardan beslenin.nurlu nurani arkadaşlara takılın.ortamlara girin.ifrat edin arkadaşlarla görüşmekte.ben sana bu kadar cevapla nedenler, nasıllar, niçinler, yazdımsa acaba rabim sorgulasa ne kadar kusur, cürüm, kabahat çıkarır önüne.rabbimin inayeti merhameti ve keremine itimat et.ona sığın ve dayan.hayırlı bir eş talep et.
Rabbine dilekçeleri gönderirken gözyaşı pulunu yapıştır.ümit imzanı at ,dua postası ile gönder.İnşallah rabbim kabul edip hayırlı olanı gönderir.
Not.Yazınızı özelinize atamadım.Çünkü özeliniz açık değil.Burada yazmak zorunda kaldım.Hakkınızı helal edin.Rumuzunuz saklı kalmak şartıyla yayınladım.


5 yorum

al -i imran 135 - 136

135. Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki Allah'tan başka günahları kim bağışlar- ve bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.
136. İşte onların mükafatı Rab'leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada ebedi kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükafatı ne güzeldir!

sizinde yazdığınız ayet ve daha birçok ayetvar..
Sonucta Allah tevbe edenleri sevdiğini bizlere söylüyor. rahmeti cok geniş oldugunu da. önemli olan hatta da ısrar etmemek. hz ademde hata işleti ama ben kendime zülm ettim dedi ve hatasında ısrar etmedi, Allahda tevbesini kabul etti. iblis de hatta etti ama o hattasında ısrar etti savundu. iblisi şeytan yapan şeyde oydu.

Allah günah işleyeceğimizi biliyor. günah işlememiş olsaydık soyumuzu kazıyıp yeni bir tür getireceğini onların günah işleyip tevbe edeceğini söylüyor. umutsuzluğa kapılmayı da yasaklıyor.. Dinimiz çok güzel, rabimiz çok merhametli. nimetleri büyük. biz aciz nankör kullarına karşı o çok affedici..

size tavsiyem, günahınıza tevbe ettikten sonra birdaha işlememek için, o günahın yerine daha güzel bir haslet alışkanlık koyun. kötüyü güzelle değiştirin. ben mesela yaptığım kötü bir alışkanlığı bırakmak için yerine güzel bir iş/amel olarak sigarayı bırakmıştım. tevbe istiğfar da bu demek zaten, kötüden vaz gecip güzele yönelmek...

08.11.2010 - ebuzer

AŞAĞIDAKİ İBARE

evet, başını örtmeyen günahta bile bile ısrar eder. onlar günahta bile bile ısrar ettikleri için o konuda tövbe etmemiş olurlar, günahkar olarak ölürler. mümin sıfatını kazanamazlar. o günahtan dolayı hesaba çekilirler ve mütemadiyen işlenen ve bile bile ısrar edilen bir günah olduğu için hesabını ve sonucunu varın siz hayal edin.

KULLANMIŞ OLDUĞUNUZ ŞU İBARE YANLIŞTIR. "günah işlememiş olsaydık soyumuzu kazıyıp yeni bir tür getireceğini onların günah işleyip tevbe edeceğini söylüyor"
NEREDE YAZIYOR BÖYLE BİR ŞEY!!!!!! TAHKİK BU KONUDA AÇIKLAMA GETİRSİN.

12.11.2010 - yosunduvar

ibare yanlış değil

Çok özür dilerim Bu ayet değil hadismiş. Yanlış hatırlamışım. Fakat benzer bir ayette hatırlıyorum fakat hangi ayet oldugunu cıkaramdım. Bilgisi olan varsa, aydınlatırsa çok sevinirim. Bahsetiğim ayet şu:


”Eğer siz günah işlemez olsaydınız Allah başka insanlar yaratır, onlar günah işlerler, kendisi de onları bağışlardı.” (Müslim,tevbe,9) 1) Hadisi Şerif.

orada başka insanlar yerine başka "tür" diye geçen çevirileride var.

Sonuçta Allah günaha meyilli bir varlık olarak bize yaratmış, önemli olan hatada ısrar etmeyip pişman olup tevbe istiğfar edebilmek...

15.11.2010 - ebuzer

KULLANMIŞ OLDUĞUNUZ ŞU

KULLANMIŞ OLDUĞUNUZ ŞU İBARE YANLIŞTIR. "günah işlememiş olsaydık soyumuzu kazıyıp yeni bir tür getireceğini onların günah işleyip tevbe edeceğini söylüyor"

siz söylediniz şimdi hatada ısrar etmemeli diye. Hadis-i Şerif'i yanlış anlayıp üstüne üstlük yanlış anlatıyorsunuz, yine üstüne üstlük hatanızda ısrar ediyorsunuz.
O Hadis-i Şerif'i şöyle anlamalı:
Günah işlemeseydiniz günah işleyen bir topluluk yaratılırdı sözünden kasıt ise; eğer insanlar günah işleme özelliği olmasa idi veya yitirse idi Allah onlardan başka günah işleme özeliği olan bir varlık daha yaratır ve bu varlıklar bu özelliğine rağmen günahı terk edip Allaha itaat ederlerdi. Eğer gafletle günah işlemiş olurlarsa tevbe edenlerin günahlarını da bağışlardı.

arada çok büyük "fark var" lütfen dikkat et, bilip bilmeden işine geldiği gibi Ayet, Hadis yorumlama., önünde internet bari varken biraz araştır da öyle yaz, yorum hatasına da girme, cahil olabilirsin ama etrafına zarar verecek hareketlerde bulunma. yarım doktor candan, yarım imam imandan eder derlermiş. aşağıdaki bağlantıyı aç, ordan oku, hala anlamadığın varsa o sitenin yazarlarına sorabilirsin.
http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=7438

17.11.2010 - yosunduvar

öncelikle

öncelikle üslübuna tarzına dikkat et. Ben birseylere yardımcı olmaya calışıyorum elimden geldiğince. o hadisi herkesin senin anladığın gibi anlama zorunlulugu yok! ben senin anladığın gibi anlamayıncada cahil olmuyorum. Amacın nedir anlamıs değilim, yanlışı düzeltmek gibi bir amcın olsaydı tarzın bu olmazdı. Bir hatam yanlışım varsaydı da eğer bu tarzda düzeltmeye çalışsaydın dikkate dahi almazdım.

O hadis de (Allah dogruyu daha iyi bilir) anlatılmak istenen. Allah gunah işleyen bir canlı olarak bizi yarattı. Günah işlemeyen birini yaratmadı. Günah işleyip tevbe etmek müslümanın bir özeliğidir. İnsanın melekten üstünlüğüde buradan geliyor. Melek günah işleyemez. Allah ne öğretiyse ne verdiyse onu ne azaltır ne coğaltır. Kendini geliştirme veya köreltme gibi bir özeliği yoktur. Ne söylenmişse onu yapar. İnsan melekten farklı özgür iradesi vardır ve nefsine uyup günah işleyebileceği gibi iman edip aklıyla Allahın rızasını kazanada bilir. Günah işleyen bir tür yaratmak istemesi günah işlemesini istediğinde değil haşa, günah işlemeye meyilli olan insanın acziyetini fark edip rabinden korkup ondan af dilemesini istemesi. Haddini bilmesi, Allah ın kulu olduğunu hatırlaması. Zaten günah işlemeyen bir tür olsaydık imtihan diyede birşey olmazdı. Ödül ve ceza da olmazdı.

Allah bizi günah işlemekten sakındırsın, eğer bir hatamız günahımız varsa tevbe etme fırsatını versin. onun rızasına uygun seyleri sevdirsin günah olanseyleride bize uzaklastırsın,zorlaştırsın.

28.11.2010 - ebuzer

Konular