Bazı Erkekler Neden Kudurur…?



“Mehtap Hanım… ben 39 yaşında 4 çocuk annesi bir ev hanımıyım. Eşim benden iki yaş büyük. Zamanında evlenirken eşimin çok iyi bir insan olması, ahlaklı olması, edepli olması gibi gerekçelerle evlendim. İnanın ki son derece salih bir insandı.







Son dönemde ona ne oldu anlamadım. Birkaç yıldır internet alışkanlığı başladı. Önceleri kötü sitelere girip çıkmaya başladı. Porno içerikli yerlerden çıkmaz oldu. Şimdilerde güya kötü bir amacı olmadan kumar oynanan yerlere giriyor. Sadece kadınlarla oyunlar oynuyor. Orada tanıştığı bayanlarla buluşuyor, tanışıyor, sohbet ediyor. Yaptıklarından rahatsız olduğumu dile getirince, yaptıklarının içinden geldiğini, beni ilgilendirmediğini, onun özel hayatı olduğunu söyleyerek kestirip atıyor. Resmen koptuk. Aile hayatı diye bir şey kalmadı bizde. Hatta onunla birlikte olurken, iğrenç filmler izlemek istiyor ve bana da zoraki izletmeye çalışıyor. Orada gördüğü şeyleri bana yaptırmaya çalışıyor. Çok utanıyorum bunları yazarken ama, ilişkide haram şeyler istemeye başladı. Ben kabul etmeyince de kızıyor. Beni boşanmakla tehdit ediyor. Çok bunaldım. Ne yapacağımı bilemiyorum.










Anlayamıyorum Mehtap Hanım… geçmişte dininde olan, Salih bir kul olan, kimseye kötülüğü dokunmayan kocama ne oldu? Niye böyle şeyler yapıyor? Adam resmen kudurdu… Bazı arkadaşlarım da aynı şeylerden şikayetçi… Bu erkekler belirli bir yaşa gelince neden kuduruyor? “ içerikli bir mail…
















Bayanın eşini “Kudurmak” fiiliyle tanımlaması dikkatimi çekti. Aldım elime sözlüğü, başladım kelimeyi aramaya…







Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak fiilinden, mezaci olarak türetilen “Kudurmak” kelimesi, azmak, şiddetli şekilde kızmak anlamına gelirken; aynı zamanda şiddetli ve tehlikeli hal almak anlamına da geliyor.









Kelimeden yola çıkınca kuduran insan için kullanılan “Kudurgan” tabiri ise, azgın, kudurmuş, mütecaviz, sağa sola saldıran kelimelerini de tarif ediyor.









Kudurgan kişiyi tanımlarken arada geçen “Mütecaviz” kelimesini de cımbızla çeker, onun anlamını da verecek olursak ortaya şöyle bir ifade çıkıyor… Tecavüz eden… sarkıntılık yapan… saldıran… saldırgan…













Peki ne oluyor da geçmişte efendi/Salih olan bazı erkeklerimiz “kudurgan adam” pozisyonuna geçiyor…?



Nedir bu erkekleri “dürten”… onlara sorunca cevap veremedikleri; ama kendilerini tanımlarken “içimden geldi” dedirten…











Nedir bu “iç”ten gelen…?













“İç”ten gelen şeyin adına biz “dürtü” diyoruz sevgili okurlar! Çünkü dürtü “içeri”den bir yerden “iç”ten gelir. Yani sevgili Vehbi Keser”in bir kongrede esprili bir dille söylediği gibi “dürtü, içeriden dürter”…







Psikoloji disiplini açısından bakılacak olursa, eyleme enerjisini veren şeyin adıdır dürtü. Nedeni anlaşılamayan bir davranış sergilendiğinde, verilen tipik yanıt “İçimden geldi” şeklindedir.









Çocuk kardeşini dövdüğünde… evladınız, kız arkadaşının saçını çektiğinde değişmeyen cevap; kocanızı porno sitelerinde yakaladığınızda da değişmez… “Biliyorum doğru değil ama… içimden geldi…!”









Aslına bakarsanız dürtüyü hep içerden dışarıya çıkmak istediğinde tanırız. İçerdeyken farkına varmadığımız ihtiyaçlarımız, dürtülüp de dışarı çıkmaya çalıştığında adı konulur bir hal alır… fark edilir… görülür… İçeriden gelen, içeride bir yerde dürtülerek, bedenimiz yoluyla dışarıya süzülmek ister. Dışarıya çıkmak ve hep doyurulmak ister.






Psikoloji açısından dürtü, içten gelir. Dış dünyanın kural ve yasalarının işlemediği yerlerden. Doyurulmak ister. Doyum ister. Çünkü dürtü tamamen “iç”e aittir, “dış”ı tanımayandır.











…peki dürtü, istediği an, koşulsuz bir biçimde duyuma ulaşmak zorunda mıdır…? Doyuma ulaşmadığı zamanlar olamaz mı…? Eğer doyuma ulaşmıyorsa, onu engelleyen ve doyumu engelleyen nedir…?

















Bizim günlük yaşantımız anlamında olaya bakacak olursak sevgili okurlar, içten gelen, içimizden gelip bizi dürten ve hemen her şeyin olmasını isteyen yanımızın karşısında duran güçlü bir “benlik” algımızın olması gerekir. “ben” dediğimiz “kendim” diye tarif ettiğimiz “ego”muz, tüm bu kuralsız istek ve doyum dayatmalarıyla baş edebilir nitelikte oluşturulmuşsa, “iç”ten gelenler “dış”taki dünyanın istekleriyle çatışmayabilir. Çünkü benlik(ego), “dış”ın oldukça farkındadır ve “dış”ta olanları dikkate alır.


















Bizler büyürken, gelişirken, gelenek ve göreneklerimizle beslenerek yetişirken, aslında bir yandan da “kendi dışımızdaki gerçekler”in kurallarıyla da donatılmış oluyoruz.










İçinde bulunduğumuz hayat, inançlarımız, değer yargılarımız, bizi biz yapan insani yanlarımız, ideolojilerimiz “iç”ten gelenle “dış”ta bulunanlar arasında denge unsuru olacaktır. Çünkü istesek de istemesek de hayat hep doyum-doyumsuzluk, haz-hoşnutsuzluk gibi ikilemlerin arasında gidip gelecektir.











Hangi dünya görüşüne, hangi ideolojiye sahip olursak olalım, toplumsal yaşam kuralları gereği birçok hazzımızı ertelemek zorundayız. İster Amerika’da yaşıyor olalım, ister Malezya’da ister Türkiye’de. Dünyanın neresinde olursak olalım “dış”ımızda olanlarla uyum içinde yaşamak zorundayız.











…Nasıl “Canım cinsel ilişki istiyor, hemen şu yoldan geçen kadını yatağa atayım…” ya da “Şu galerideki arabanın benim olmasını istiyorum, hemen camını kırıp alayım” diyemiyorsak; sahip olduğumuz değer yargılarını da bir kenara bırakıp, sırf “içimden geliyor” diye eşimize zoraki porno filmler izletip, onunla aynı şeyleri yapmaya zorlayamayız. Zamanında haram olduğunu inandığımız ve kaçındığımız davranışları, bugün sanki o konuların üzerinden haram olduklarına dair hükümler kalkmış gibi uygulayamayız. Uyguluyorsak da onlara kılıf uydurmak için “içimizden gelen”leri delil olarak gösteremeyiz.








…çünkü… çünkü “içimizden gelen”ler hep vardı… ilk insandan bugüne, bugünden kıyamete kadar var olmaya devam edecektir de. İçimizden gelenler var ama; “dış”ta olanlar da var.









Bu ve benzeri durumlarda bence unutulmaması gereken en önemli mesele şudur sevgili okurlar… yaşam devam ettiği müddetçe hayat hep ikili bir zeminde sürüp gidecektir. İçten gelenler hep olacaktır… dışta duranlar da… Bazen doyum olacaktır hayatımızda bazen doyumsuzluk… bazen haz aldığımız olaylar olacaktır… bazen haz alamadığımız veya ertelediğimiz için hoşnutsuz olduğumuz zamanlar…











Önemli olan; her şeye karşın yaşamdan tat almanın başka yolları olabileceğini bilmektir bence… bir yerde ertelenen doyum, başka bir ilkeli ve edepli platformda kolaylıkla hazza dönüştürülebilir.












…ve o eskinin salih(“) eşlerine gelince…! Açıkça söylemem gerekirse, ben o kişilerin yetirince salih olduklarına inanmıyorum. Gerçekten Allah’tan korkan, kuldan utanan insanların bireysel ihtiyaç ve beklentilerinin yönünü değiştirme gücüne sahip olduklarına inanıyorum ben. Ona bakarsanız dürtü herkeste var. Ama canımız bir şey istediğinde, istediğimiz o şeyin haram fiil olduğuna inanıyorsak eğer, kendimizi o faaliyetten uzaklaştırmanın bir yolunu elbette buluruz. Ama uzaklaştıracak daha faydalı alanlar bulmuyorsak/bulamıyorsak, sağa sola saldırıyorsak, porno yayınlar takip ediyorsak, cinsel içerikli faaliyetlere yöneliyorsak bunun adı “kudurmak” oluyor kolaylıkla.











Günümüzde yeni moda insanlar var. Akşama kadar bilgisayar başında oturan ve cinsel doyumdan başka bir şey yapmayan insanlar. Şimdi bu kişiler isteseler, cinsel enerjilerini sanata, edebiyata, bilime, insanlığa yönlendiremezler mi? Çok da güzel yönlendirirler bence. Yanlışı hatırlatılınca “Sen karışma” diyen, “İşine geliyorsa… gelmiyorsa kapı orada!” diye eşine yol gösteren beyler olmazlar…











Ben bu kişilerin psikolojik sorunları olduğuna inanıyorum. “iç”ten gelenler için en iyi çözüm “içe yolculuk”tur sevgili okurlar! “içe yolculuk” için en iyi yollardan birisi de psikoterapi görmektir. Başka yollar yok mudur? Elbette vardır. Yeter ki bu kişiler “iç”ten gelenle “iç”e gidecek bir yöntem bularak mücadele etmek istesinler…!











Son olarak dürtü için önemli bir hatırlatma daha. Dürtü, hangi yolla yatıştırılmaya alışırsa o yolu kendisine ilke edinir. Alıştığı doyum nesnesinden uzaklaşması zorlaşır. Tam da bu nedenle ilk başta doyum nesnesi olarak yanlış alışkanlıklara ilk adımı atmamak için mücadele etmek gerekir. Adım atılınca, gerisi çorap söküğü gibi geliyor.









Bunun için olsa gerek Allah(cc) Kur’an’da “Haram işlemeyin” demiyor… “Harama yaklaşmayın” diyor…



Sevgiyle kalın…


44 yorum

GÜNDE BİR KEZ AMENERRASÜLÜ OKUYUN

Her günaha teşvik için şeytanlar ayrı ayrıdır.Bu işi teşvik ve dediğini yaptırana dek ayrılmayan şeytan için 24 saat korunma yolu günde 1 kere Amenerrasülüyü okumaktır.

Huzur bulursunuz...selametle

15.08.2011 - Ziyaretci66

yalnız savaşcı haklı birde bunu okuyun?

1-Hangi kadın evlenirken; benim ağzım leş gibi kokar,benimle evleniyorsan bunu bilmelisin der,erkekçe itiraf eder?

2-Hangi kadın evlenirken; benim tenim ayakkabının köselesi gibi serttir ve tenimde aşırı tüylenme vardır bunu bil der?

3-Hangi kadın ben cinselliği sevmem; ama seni kesesel açıdan söğüşlemeyi pek severim, canım çekerse ayda yılda bir cinsellik yaparım,yani ben bir cinsel soğuğum,benimle evlenirsen cinsel açıdan rahip hayatı yaşarsın,bak seni uyarıyorum der?

4-Hangi kadın; televizyonlara arsız arsız demeç verirken,yalandan timsah gözyaşları akıtırken,

-Aslından gerçekler benim anlattığım gibi değil,kocamın anlattığı gibidir,ben yatak odasında ona rahip hayatı yaşatıyorum,ben cinsel açıdan çok itici bir kadınım,bakımsızım,bohça gibiyim,aşırı kilolara sahibim,kapris ve kompleksliyim,iletişim ve algı özürlüyüm,alınganım,kırılganım,horlarım,Hatta kocama sunduğum her ilişki karşılığında altın zincirler ve künyeler altırdırım.Onu devamlı kaz gibi yolarım.Kocamın yatak hakkından kaçmak için hatme yaparım,Kuran okurum,dindar gözükürüm.Adamı arkamda at sineği gibi döndürürüm...En basit bir şeyde aptalca kaprisler yaparım,devamlı karmaşığım.Devamlı anlaşılmayı beklerim...




BUNLAR DOGRU KONULAR....


katılıyorum..........

27.02.2008 - bluemagic

bu konuya sunu yazabilirim

ben galiba salagim tuylu oldugumu soylerim arda dengesiz oldugumu soylerim de iyi huylarimaida kendisinin bulmasini isterim yani demekki bunlarin hicbirine uymuyorummm ...

29.02.2008 - faye

NEREDE SAMİMİ DİNDAR BAYANLAR

arkadaşlar bu siteyi bugün google'dan keşfettim. çok sağolun, gecenin bu saatinde yorumlarınızı okudum. karşıt fikirlerin çatışması çok hoşuma gitti. doğrular ancak zıt fikirlerin tartışmasından doğar değil mi...

soruyu soran kadın çaresizlikten sormuş. yardım bekliyor ama mehtap hanım denilen kişiden ben daha doyurucu daha düzeyli daha faydalı bir yazı beklerdim. sorulara cevap verme rütbesi verildiğine göre... ama mehtap hanım sadece durum değerlendirmesi yapmış, başka bişey yok yani. boşuna da yazmış diyebiliriz. sadece seçimlerimizden sorumluyuz sözü gerekliydi o kadar.

yalnız savaşçıya çok güldüm ama doğruluk payı da var tabi ki.

nusret kardelen çok doğru söylemiş. erkeği de dinlemek lazım. yani ERKEK HARAMA BAKMAYACAK KADIN DA BAKTIRTMAYACAK

dinimizi iyi bilen ve tabi uygulayan eşler inanın asla sıkıntı çekmezler. çünkü dinimiz en mükemmel din. her sorunun çözümünü dinimiz çok güzel anlatmış bize.

oradaki sorunun sebebi de eşler arasınddaki DİYALOGSUZLUK yani iki taraf da amacın mutluluk olduğunu bilecek ve oturup konuşacak sorun nerede diye. konuşmak yetmez sorunu gidermek için çabalayacak. iki taraf da ALLHTAN hakkıyla korkup sorumluluklarını yerine getirecek.

kadınlarda ve erkeklerde bir huy var.
evleninceye kadar kendilerine bakarlar sonra da nasıl olsa evlendik diye SALDIM ÇAYIRA MEVLAM KAYIRA.

aşk ve sevgi emek ister. evlenmek çiçeği dikmektir. onun sürekli beslenip bakımının yapılması gerekir, yoksa böyle kurur.

ALLAH HEPİMİZE HAYIRLI GERÇEKTEN DİNDAR SAMİMİ TAM TESETTÜRLÜ BİLGİLİ VS. CENNETLİK (NEREDE HZ.HATİCE GİBİ HANIMLAR DEDİRTMEYECEK) EŞLER NASİP ETSİN İNŞALLAH.

27.10.2007 - hermit43

sacı uzun aklı kısa..

Duvardaki kan - isimli arkadaşım unutmaki senide saçı uzun aklı kısa diye tabir ettiğin bir insan dünya'ya getirdi.
allah basıma vermesin aklının hayalinin alamayacağı kötülükler var su dünya'da belliki sen bir çoğundan uzaksın allah da uzak tutsun cümlemizi.
Hatalar da yanlışlar da biz aciz kullar içindir. Hatayı yaptıktan sonra o hatadan ibret almamız gerekiyor. umarım yukarda yazısı olan ablamda bu hatasını tekrarlamaz ve kuran okur. her derdin devası kur-an'dır!
allah'ıma emanet olun.. selaminaleyküm.

03.07.2007 - ufuqq

bende de var

bende de var bu rahatsızlık bnm de içimden geliyor ama ben evli değilim daha 19 yaşındayım...:D:D

18.04.2007 - ya-sin

ALLAH KANUNLARI KOYMUŞTUR BAŞKA SÖZE HACET YOK!

    Hiç bir erkek veya kadın aldatmasına bahane olarak eşinin ilgisizliğini,bakımsızlığını v.s

    gösteremez.çünkü Allah hayatımıza dair kuralları koymuştur.yani nokta.şüphesiz bizi en iyi

    tanıyan O'dur.bu yüzden evlenirken evleneceğimiz kişinin islami ahlakını ölçü almalıyız.böyle

    bir insan eşini aldatmaz çünkü rabbinden korkar.bu korkan kişinin hanımı da eşine karşı

    görevlerini bilir bakımlı olur,cinsel isteklerini karşılar,ona karşı süslenir.hanım bunları

    yapmasa da eşi onu aldatamaz sadece uyarır ve isterse boşar.önemli olan İSLAM ÜZERE

    YAŞAMAKTIR.islam üzere yaşayanlar sorumluluklarını bilir ve hakkıyla yerine getirir.çünkü

    Rabb emretmiştir.

      29.03.2007 - intifada

Re: ALLAH KANUNLARI KOYMUŞTUR BAŞKA SÖZE HACET YOK!

en iyi cevabı vermişsiniz.

17.09.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

intifadaya bir söz

HELAL OLSUN GARDAŞIM MİLLETE GÜZEL BİR CEVAP VERMİŞSİN.BİZE DÜŞEN BUDUR SADECE İSLAMI YAŞAMAK GERİSİ RABBİM TARAFINDAN TECELLİ EDECEKTİR.ALLAHAIN RAHMETİ ÜZERİNE OLSUN

11.03.2008 - vefalı yar

ALLAH RAZI OLSUN

ALLAH RAZI OLSUN GARDAŞ.BAŞKA SÖZE GEREK YOK ÇÜNKÜ RABBİM SÖYLEMİŞ SÖYLENECEKLERİ....

11.03.2008 - vefalı yar

ÇOK GÜZEL DİLE

ÇOK GÜZEL DİLE GETİRMİŞSİNİZ.ALLAH RAZI OLSUN.

29.03.2007 - eylül2011

Saçı uzun aklı kısa olanlara..!

Bu erkekler neden kudurur...konu başlıgıyla ele alınan kişi yada kişilerin yazmış oldugu itiraf nitelini taşıyan bu yazıda her hangi bir gerçeklik payı olduna inanmıyorum....olsa olsa bazı kişilerin kişisel tahminleri yada hayalleri üzerine kurulmuş bir yazıdır....gerçek bir mutasıp bayanın böyle ulu orta bir siteye özel hayatını bu derece acıkca yazacanı düşünmüyorum.....atalar ne demiş el elin eşegini türkü çagırarak ararmış...bu işte aynen ona benziyor..daha kendi düşüncelerine ve aklına hükmedemeyen 3-5 sacı uzun aklı kısa böyle hasas bir konuda ne kadar faydalı bişeyler yaza bilir?....erkeklerden yani kendi hemcinslerimden hiç bahsetmiyorum zaten onlar başlı başına bu ve buna benzer sitelerde dikkat çekmekten başka bir arayış içinde olmazlar..(bu na ben de dahil ola bilirim).....

15.03.2007 - duvardaki_kan

GERCEKLER

HERKEZ O KADAR DUYGUSAL OLMUSKI...

DERLER YA KONUSMAK SANATTIR ISTE 'DUVAR' BELKI SENIN YAZDIKLARIN DOGRU AMA DILE GETIRME TARZIN YANLIS
BIRAZ DAHA KITAP OKUYUP BIRAZ DAHA DEGERLI ARKADASLAR EDINEBILRISIN

16.07.2007 - safran

buda duvardaki kan'a.zaten rumuzunda meymenet yok

bu soruyu soran hanım arkadaşımızı nasıl tasvip etmiyorsam sizin bu yazdığınız yazıyı tamamen dengesiz buluyorum.Alah yar ve yardımcınız olsun.birde islamda kadının yeri v.b kitapları takip edip okumanızı tavsiye ediyorum

18.04.2007 - Rukiye_Kartal

"duvardaki_kan" rumuzlu kişiye...

siz hayatın herhalde hep toz pembe gittiğini mi düşünüyorsunuz...Yok kadın abartıyor,yok 3-5 saçı uzun aklı kısa...Çok saçma şeyler bunlar.Hayatta her an her şekilde olaylar olabiliyor,siz ister inanın ister inanmayın.Bunlar olacak...Ben bu bayanın yazdıklarından daha beterlerini biliyorum ve şahit oldum tamam sizin çevrenizde olmayabilir ama bayanlarıda aşağılayamazsınız...Bencede ulu orta yerde açıkca söylemesi çok yanlış ama bu durumdan da anlaşılıyor ki kadının sığınacak ya da derdini açacak başka hiçbir kapısı yok ve çaresiz kalmış.Siz de daha çok kadın ve kadınları aşağılama yoluna başvuruyorsunuz yardım edeceğinize...bundan sonra kimleri savunacağınıza ya da kimlere hakaret derecesine varan sözler söyleyeceğinize dikkatli olmanızı tasiye ederim...
Selam ve Dua ile...

24.03.2007 - dilek

Konular