Evlilik İnsanı Allaha'a Yaklaştırmalı

--------------------------------------------------------------------------------

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم / Bismillahirrahmanirrahim..


Evlilik insanı Allah'a yaklaştırmalı

Evlilik, insanı günahtan koruyan bir kalkandır. Evlilik, el ele verip doğruya koşmaktır. Evliliğe bu açıdan baktığınızda, izdivacın insanı Allah’a yaklaştırması gerektiği görülebilir.

Delikanlı okulunu bitirdi ve işini kurdu. Artık evlenip çoluk çocuğa karışmak istiyor. Bunun için de düşünüyor ve soruyor: “Acaba kiminle ve nasıl biriyle evlensem?”

Akıl verense çok oluyor: “Evleneceğin kişi şöyle şöyle olsun”. Ama anne ille de güzel gelin istiyor.

Genç kızın da evlenme yaşı geliyor. O da düşünüyor. “Acaba evleneceğim kişide nasıl bir özellik arasam? Dini diyaneti önemli olmalı mı?” Bu anne de kızının bir zenginle evlenip rahat etmesini düşlüyor..

Genç kız da delikanlı da şaşkın.Çünkü eş, insanı saadetin beşiğine götürdüğü gibi; felaketin eşiğine de sürükleyebiliyor.

Kur’an, eşleri tarif ederken, “Onlar sizin için günahtan koruyan bir elbise, siz de onlar için bir elbise hükmündesiniz.” buyuruyor. (Bakara 187) Özellikle de günümüzde bu ayetin daha dikkatli okunması gerekiyor. Çünkü her sokak başında bir ateş yanıyor. Her yerden binler günah insana saldırıyor. Her şey ağız birliği yapmış gibi insanı Allah’tan uzaklaştırıyor.

Allah’a giden yollara barikatlar kurulmuş. Ahiret yurdunu gösteren işaretler ters çevrilmiş. Sefih medeniyetin getirdiği cazibe ister istemez insanları o yoldan alıkoyar hale gelmiş.

Herkes, akın akın “insanın ve bilhasa Müslüman’ın bir nevi cenneti olan aile sığınağından” çıkıp o yöne doğru koşuyor. Sığınaktan çıkan askerin üzerine yağan mermiler gibi günahlar aile fertlerinin üzerine yağıyor.

Kişi evinde oturup TV’sini seyrederken, gazetesini okurken, hatta penceresinden sokağa bakarken bile müstehcenlik ateşi onu yakabiliyor. İşte bu arada eş denilen “elbise” o ateşe perde olmalı. Kişiyle ateş arasında set oluşturmalı. Eşinin üzerine gelen günahlara paratoner olup, onu Allah’a yaklaştırmalı.. Sadece dünya hayatı için giyilen bir elbise değil, kişiyi cennet bahçelerine uçurabilen paraşüt görevi yapmalı..

Çünkü, insan bu dünyaya sadece rahat yaşayıp, zevk ve lezzet peşinde koşmak için gönderilmemiştir. Onun esas gayesi kendisini buraya gönderen Cenab-ı Hakk’ı tanımak, bilmek ve ibadet etmektir. Dünya yolunda yürüyüp ahiret yurduna varmaktır.

Evlilik de o yol arkadaşını seçmektir. Şayet yol arkadaşı Allah’a yakınsa kişi dünyada da ahirette de huzurlu olacaktır. Çünkü Cenab-ı Hak buyuruyor:

“Erkek olsun, kadın olsun mü’min olarak güzel işler yapanlara dünyada temiz ve huzurlu bir hayat yaşatırız. Ahirette ise, onları, yaptıklarının daha güzeliyle mükâfatlandıracağız.” (Nahl 97)

Asr-ı saadette yaşanan şu olay evliliğin insanı Allah’a yaklaştırması hususunda örnek olsa gerek.

Peygamberimiz (sas), sahabeleriyle birlikte otururken fakir ve muhtaç olanlara vermenin öneminden bahsediyordu. Al-i İmran Suresi’nin 92. ayetini okudu:

“Muhtaçlara ve fakirlere yardım ederken, malınızın kötüsünü değil de iyisini vermedikçe olgun bir imana kavuşamazsınız.

İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız, yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağışlayınız.”

Bu sözler orada bulunanlardan Ebu Talha’yı (ra) can evinden vurdu. En değerli malını Medine’deki hurmalığını ve evini hemen oracıkta bağışladı.

Evine gitti. Bahçenin dışında durdu. Eşi Rumeysa (ra) Ebu Talha’yı (ra) görünce neden eve girmediğini sordu. Ebu Talha (ra) evini ve bahçesini tasadduk ettiğini söyledi. Eşi:

“Kendin için mi yoksa ikimiz için mi?” diye sorduğunda Ebu Talha (ra) “ikimiz için” cevabını verince eşi Rumeysa:

“Allah senden razı olsun Talha. Ben de aynı şeyleri düşünürdüm. Bekle geliyorum.” diyerek dönüp arkasına bile bakmadan evinden çıkıp gitti. (Buhari)

Bizler de onları örnek almalıyız. Bunun için de evlilikleri nefsani duygulardan ziyade uhrevi duygularla yapmalıyız. Eş seçerken bizleri dünyaya çağıranı değil Allah’a yaklaştıranı seçmeliyiz.

Bizim evliliğimiz yani Müslüman’ın evliliği farklı olmalı. Müslüman aile, karanlık dünyalara ışık saçmalı… Sıkıntıda boğulanlara şefkat elini uzatmalı. Sevgiye hasret, mutluluğa hasret olanları sevginin ve mutluluğun yurduna iletmeli.

Eşler el ele vermeli

Derdimiz önce insanlığa hizmet olmalı. Bunun için eşler el ele vermeli. “Allah için ver” deyince vermeli. “Allah için yola çıkıyorum.” deyince uğurlamalı. Allah’a giden yolda hayat arkadaşına omuz vermeli. Tıpkı Peygamber kocasına Hira Dağı’na yemek taşıyan Hz. Hatice, İslâm için şehit olan Ammar ve Sümeyye, yalın ayak kızgın çöller üstünde yan yana hicret eden sahabe gibi…
Böyle eşler için söz sultanı ne güzel söylüyor: “Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini (ebedi arkadaşını) kaybetmemek için saliha (dindar) zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedi dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi (dünya saadeti) içinde saadet-i uhreviyesini (ebedi saadetini) kazanır.”
__________________


12 yorum

RİSALE-İ NUR’DA MUTLU EVLİLİK

RİSALE-İ NUR’DA MUTLU EVLİLİK

Gelişim basamak basamaktır. Her basamağın kendine ait rolleri vardır. Hepimiz rollerimizi yaşama şekliyle ve bu rollerin benliğimize kazandırdığı deneyimlerle ruhsal tekâmül ve kendi bütünümüze ulaşmayı amaçlarız.

Evlilik, birden fazla rolün kazanıldığı kurumdur. Ailenin gelini, evinin kadını, çocuklarının annesi gibi rolleri hep bu kutsal çatı altında kazanırız.
Kurulduğu günden bu yana psikoloji biliminin neredeyse temel sorunu olan arzu ve yasak çatışmasının en meşru çözüm alanı yine evliliktir.

Bediüzzaman Hazretlerinin belirttiği gibi “tenasülün devamı için, hikmet-i İlâhîye, o fıtrî hizmete bir ücret olarak fıtrî bir meyil ve şevk vermiş.” Kişi bu fıtrî meyil ve şevki evlenerek helâl dairede keyfe kâfi derecede yaşayabilmekte. Böylelikle Efendimizin (a.s.m.) belirttiği gibi eşler birbirinin örtüsü olmakta.

Bu hâliyle evlilik günaha giden yolda önemli bir barikat, güvenlik şeridi rolünü üstlenmektedir.

Ayrıca Risale-i Nur’un bir cüz’ünde denilmiş ki: “Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için, saliha zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem, bahtiyardır o kadın ki kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur; saadet-i dünyeviyesi için de saadet-i uhreviyesini kazanır.”

Dikkat edersek Üstadımız çatışmasız bir evliliğin nasıl olacağını, özellikle eşlerden mütedeyyin olanının taklit edilmesini bahtiyarlık addetmekte.

“Bedbahttır o adam ki sefahate girmiş zevcesine ittiba eder, vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder. Bedbahttır o kadın ki zevcinin fıskına bakar, onu başka bir surette taklit eder. Veyl o zevç ve zevceye ki birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yani, medeniyet fantezilerine birbirini teşvik eder.”

Burada dikkat edilmesi gereken ikinci husus, eşlerin zaman zaman ilişkilerine dışardan bakıp, evliliklerinde hangi örneği resmettiklerine dikkat etmeleridir.

Yine Risale-i Nur’da eşler arasındaki muhabbetin dahi Hakka ait olduğu vurgulanır.

“Hem, refika-i hayatını, rahmet-i İlâhîyenin munis, lâtif bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-i suretine muhabbetini bağlama. Belki kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-i sîretidir. Ve en kıymettar ve en şirin cemali ise, ulvî, ciddî, samimî, nuranî şefkatidir. Şu cemal-i şefkat ve hüsn-i sîret, ahir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zaife, lâtife mahlûkun hukuk-u hürmeti o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa, hüsn-i suretin zevaliyle, en muhtaç olduğu bir zamanda, bîçare, hakkını kaybeder.” (Sözler, 32. Söz, Bediüzzaman Said Nursî)

Eşler arası muhabbet Kur’ân’ın emrettiği tarzda olursa faydaları nelerdir onu da Risale-i Nur’dan bakalım;

“Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani, lâtif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-i sîretine binaen samimî muhabbet ile refika-i hayatını da naşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise, Rahîm-i mutlak, o refika-i hayatı hurilerden daha güzel bir surette ve daha ziynetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizâne nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enis, lâtif, ebedî bir arkadaş, bir muhip ve mahbup olarak verileceğini vaat etmiştir. Elbette vaat ettiği şeyi kat’î verecektir.” (Sözler, 32. Söz, Bediüzzaman Said Nursî)

Cenab-ı Hak Risale-i Nur’daki manevî reçeteleri evlilik hayatımızda uygulama iştiyakını hepimize nasip etsin.

24.03.2008 - eflatun

GÜZEL ANLATMİSSİN

güzel acıklamişssin herseyi yüregine saglık allah razı olsun evet evlilik insanı allah a yaklastırmalı uzaklastirmamalı egerki bir duygu seni allahtan uzaklastırıyorsa iyi düsünülmeli neden allah ın bana verdigi nimetten fazlasınımı veriyor bu duygu bana bunu insan oglu düsünmeli ve rabbim neylerse güzel eyler herseyde bir hayır vardır ama evlilik ask insanı allah tan uzaklastirmamlı egerki uzaklasiyorsa kvusmayı unut

22.09.2008 - asi_061

vicdan Allah c.c. yardımcı olsun

vicdan
hayat gerçekten zor herkesin kendine göre sıkıntıları var. ama bunların bir imtihan olduğunu unutma. şimdi bende sıkıntılarımı, dertlerimi anlatsan (hangisi anlatayım) ayrıca bir parantez daha açayım (ne demiş şair; ben derde dert demem dert, dert üstüne gelmedikçe)neyse kardeş üç aşağı beş yukarı senin yaşadıklarında benim daha önce yaşadıklarıma benziyor tam olarak örtüşmese de konu itibariyle aynı.

maalesef benim evliliğim uzun sürmedi ve ayrıldık. aslında evliyken yaşadığım sıkıntıları düşünüyorum ve şimdi ile kıyaslıyorum o kadarda sıkıntılı değilmiş aslında yaşadıklarım.

insan maalesef bazı şeyleri kendisi biraz abartıyor. İnsanın kendisi hayatı zorlaştırıyor.

sana bir olay anlatayım yaşanmış gerçek bir olay;
ben medresedeyken hocamız dersten sonra vakit kaldığı zamanlar da güncel konulardan falan bahsederdik. bir gün konu gelin kaynana meselesi açıldı tabi hocamız yaşlı olduğu için ve büyük insanların yanında yetiştiği için hemen, hemen her konu hakkında bir şeyler anlatırdı.

bu sefer kendi başından geçen bir olayı bizlere anlattı; yusuf hoca evlenmiş annesi de yanlarına gelmiş. annesi demiş bu kadını döv ya anne niye döveyim durup dururken olsun sen döv. ama devamlı böyle, artık demiş yusuf hoca bu iş olacak gibi değil annemin susması için karımı dövmem lazım yoksa annem beni rahat bırakmayacak neyse yusuf hoca hanımı nı çağırır hanım der durum bundan ibaret benim seni dövmem lazım annem öyle istiyor hanımı evet efendi ne yapacağız der yusuf hoca derki annem evdeyken sen odaya gir bende kapıyı kapatayım seni dövüyormuş gibi yapayım sende numaradan ağla sızla diyor. neyse annem evdeyken ben hanımı odada dövüyor gibi yaptım bizimkide numaradan ağlayıp sızladı sonra bıraktım annem geldi ne oldu falan diyor... (ne olsun hanımını dövüyor) bu numaradan dayak atma olayı birkaç kez daha tekrarlanıyor.

asıl konunun can alıcı noktası yusuf hocanın annesi hakkın rahmetine kavuştu. evet yusuf hocanın hanımı şimdi ne dese iyi aaahhh, aahhh şimdi kaynanam olsada bana o zaman yaptıklarının iki katını yapsa... ama o şimdi çok uzaklarda.

ne demiş yine birisi; başkalarının yaşadığı hataları tekrarlayarak yaşamak kadar büyük aptallık yoktur..( inanmıyorsan onuncu kattan atla, ekseriyetle onuncu kattan atlayan ölür)

burda anlattıklarına (asıl olan iki tarafıda dinlemek) göre kocana çok iş düşüyor. yine bir hocam benim boşandığımı duyduğu zaman demiştiki; bir kadını idare etmek bir ülkeyi idare etmeye benzer, bir kadınla anneyi idare etmek ise dünyayı idare etmeye benzer demişti... yani kocanın işi zor. çünki bu sorunları kocan çözmesi lazım eğer çözmezse ki anlattıklarına göre kocan bunun üstesinden yardım almadan gelmesi zor yani tüm iş sende bitiyor senin çok sabırlı ve yardımcı olman lazım biliyorsun münin silahı dua dır namazlardan sonra bol bol dua et, kadınlar merhmetli, şefkatli ve çok duygaldırlar onun için çok kolay ağlarlar, dualarını göz yaşların ile süsle Allah a dua et. dua nın en güzel vakti de teheccüde yapılan duadır.

vel hasılı kelam sana tavsiyem şudur;
1- her zaman halinize şükredin. (benim hatalarımda biride buydu sanırım halime şükredemedim)

2- kocanın alilesi ile aranda olan sorunları ufak tefek şeyleri sakın kocana söyleme çok ciddi bir şey olursa söyle ama dikkat et (esasen kocan ailesi ile konuşmalı ama demekki konuşamıyor kalplerini kırmaktan falan korkuyor ola bilir). şimdi eski günler gözümün önüne geldi insan evine gitmekten korkar mı yaa eve gitmek istemiyordum çünkü annem le karım arasında olan en ufak şeyleri bile bana söylüyorlardı. artık bıkmıştım böyle her şeyi söylemelerinden. Onun için siz böyle bir şey yapmayın.

3- erkekler eve geldiği zaman güler yüz görmek isterler, gün içerisinde ne olursa olsun kendinizi ne kadar kötü hissederseniz hissedin kocanız eve geldiği zaman ona güler yüzünüzü ne olur eksik etmeyin. inanın kocanız sizi güler yüzlü olarak onu hoş bir şekilde karşıladığınız zaman gün içerisindeki tüm yorgunluğu gidecektir. (bende öyle oluyordu)

4- dini görevlerinizi yerine getirip getirmediğini bilmiyorum. Eğer dini görevlerini yapmıyorsan veya eksiklikler varsa tamamlayıp yapmaya çalış (özellikle namaza çok önem ver). Bu tür geçimsizliklerin çoğu İslamiyeti eşler tam anlamıyla yaşamadığından kaynaklanıyor.

5- kocana her fırsatta seni seviyorum de. belki o sana seni sevdiğini söyleyemiyordur ama sen ona devamlı bu kelimeyi söyle.

Kocana gelince;
Dini kitaplar okusun (her gördüğünüz dini kitabıda almayın Ehli Sünnet vel Cemaat alimlerinin kitablarını okuyun buna çok dikkat edin). Özellikle anne baba hakkında, karı-koca hakkında kitaplar sohbetler edinin. (benim diğer bir hatam da bu olmuştu yeterli dini bilgim yoktu ve danışacağım kimsede) eğer kocan kitap okumaz sohbet dinlemez ise(ki çoğu erkek maalesef böyle) onun yerine sen öğrendikleri ona anlat. Evinizde belli vakitlerde ilmihal dersleri yapın ama her gün düzenli bir de mutlaka Kuranı Kerim tefsiri okuyun bakın göreceksiniz sorunlar nasıl çözülecek.

Son olarak şunu söyleyeyim dışarıdan gelen seslere kulaklarınızı kapatın, bir birinizle iyi geçinmeye bakın yine söylüyorum hali ne şükret ve de en önemlisi İslamiyeti eksiksiz tam anlamıyla yaşamaya çalışın... vesselam
HayaT ve MemaT: İnce bir çizgi…

10.09.2007 - hayatvememat

eşe cok iş düsüyor

es eş eş herseyi ayakta tutan eştir gelin kaynana günümüzde degil taaa gecmişten bugüne yansayan bir durum ama aynen ihkayede anlatıldıgı gibi es eş eş herseyi ayakta utacak iki tarafıda idare edecek olan kendidir ne gelin kötü nede kaynana kötü diyemeyiz gelin sabırlı olacak kaynana gelini oglumu elimden aldi diye görmeyecek coktur sahit oldugum kaynana geline oglumu elimden alır diye bakar halbuki o kızıda oglun ailesinden aldı bunu böyle düsünürsek bde cogu kaynanalarda kaynanam bana yapmişti bende gelinime yapayım kafası vardir o yüzden gelin sabırlı olacak este hem esini hem annesini idare etmesini bilecek kimi erkekler evliligi hemen kabullenemezler o yüzden biraz anneci olurlar bunada gelin sabredecek kimi gelinde hemen esinin onunla olmasını ailesiyle kopmasını ister buda olmayacak birsey o gelinde sunu bir düsünmeli ya beinde ailemden tamamen koparmak isterse diye o yüzden idareyi bilmeli mantıklı ve allah icin düsünmeli allah icin sabretmeli ve evliyim demeli cünkü günümüzde evli ama bekar özgürlügü yasamak isteyen kızda erkekte cok malesefki allah hıdayet versin hem kaynana adayına hem geline hemde damata

08.09.2008 - asi_061

EVLENMEK UZERINE

ben zinadan korkan bır erkegım..Imkanım olcusunde de Peygamberımız(s.a.v) donemını ınceledım.O donemlerde de bızım donemımızdekı gencler bu tur yollara sapmasın dıye evlendırılıyormus erken yaslarada fakat su anda ne benım ne de tahmın edıyorum kı dıger genclerın oyle bır ımkanı var.Ben kendımı uzun zamandır bu ılletten korumaya calısıyorum fakat artık oyle bır noktaya geldıkı bakmamakla falan olacak gıbı degıl yardıma ve fıkırlere ıhtıyacım var---

09.09.2007 - cittigermonsidea

bende zınadan cok korkuyorum

bende zınadan cok korkuyorum ve bır an once evlen mek yuvamı kurmak ıstıyorum ama ıstedıgm bır aday yok ve benı isteyende sımdılık haramlardan korunmak için bazen oruç bile tutuyorum sabır edıyorum sanada sabrı tavsıye ederım ve orucu haramlara bakmamaya calışıyorum baska seylele ılgleıyorum aklıma o konular gelınce bır abdest dua okuyorum ya da dını bır sobet acıyorum radyodan iyi olacaktır sabır dedıgım gıbı sabırrr

24.03.2008 - bilgenur

(Konusuz)

08.09.2007 - cihan

Ne yapmalı?

Merhaba sevgili kardeşlerim.Fikir ve önerilerinize ihtiyaç duyduğum bir noktadayım.Sorunumu kısaca atlacak olursam;
2.5 yıllık evliyim.Eşimle üni.de tanıştım,birbirimizi sevdik,birbirimizin aileleri ile tanıştık herkesin sevgisi ve gönül rızası ile yuvamızı kurduk.Düğün öncesi hazırlık dönemine kadar son derece iyi olan k.valide,k.peder ilişkileri bu dönemde düşüş gösterdi.Anlasılır olması acısından bir kac örnek verecek olursak:eşimin düğün için biriktirdiği parayı babasına vermesi onun kendi sahsına yatırım yapmayı tercih etmesi ve bunun yanı sıra maddi durumları yerinde olmasına rağmen eşya alımına karışmamaları,üstüne üstlük nişanda ve düğünde takılan takılara el koymaları,anne ve babamın aldığı esyalara sürekli kulp bulmaları beğenmemeleri, gibi...Kardeslerim inanın tek kelime etmedim,her ne olursa olsun eşimin annesidir,babasıdır dedim,iyi düşünmeye gayret ettim.Aslolan yuvamdaki huzurdur dedim.Eşim tüm bunları sorun etmiyorsa,bana laf düşmez dedim.Gel zaman git zaman,k.validemlere gidip-gelmelerimiz sıklastı,farklı sehirlerde yasıyoruz.Eşimin yanında gözümün içine bakan ka.validem ve k.pederim eşim yokken kalbimi kırar olmaya başladılar.-El kızı,kalk oturma hizmet et vb söylemler,azarlamalar,hatta mutfakta tecrübesizliğimden kaynaklanan sorunlar(yemeğin salcası az,tuzu az)nedeniyle itip kakmalar başladı.Sürekli olarak -oğlum gibisini bulamazsın,yat kalk bana dua et gibi, onur kırıcı laflar.Eşime -"kadına cok yüz verilmez sonra şımarır,ara sıra bağrı bağrıver korksun senden,daha itaatkar olur böylece" gibi öneriler vb.Derken bu tarz konuşmaları telefon görüşmelerimize dagılır oldu.Yeni bir hayata adapte olma süreci,yabancı bir sehir,ciddi maddi sıkıntılar,eşimin değişken ruh halleri,k.validemlerin anlam veremediğim müdahaleleri,onur kırıcı söylemleri derken kendimi çıkmazda hissettim.Karar verdim,en makul diller eşimle konusup,bir çözüm yolu bulmalıydık.Her defasında büyük tartışmalar yasandı,eşim hayattaki ilk önceliğinin onu doğuran büyüten insanlar olduğunu ve her ne derlerse desinler,ne yaparlarsa yapsınlar onu doğru bilecegini ve bir daha bu konuyu açmamam gerektiğini söyleyip kapattı,son derece kırıcı yolla.Bende o günden sonra konuyu acmadım,yapılanları,söylenenleri duymazdan gelmeye calıstım basarabildiğimce.Sonra birgün eşimle incir cekirdeğini doldurmayacak bir neden yüzünden gücendik,o da carpıp kapıyı cıktı,annesini arayıp anlatmış,anneside k.pederime anlatmış.K.pederim beni arayıp ağzına ne gelirse söyledi,hiçbir bayanın kaldıramayacagı türden laflar sarfederek.Hayatımın en kötü anlarından biriydi.28 yıllık yaşantım boyunca kimse bana öyle seyler söylememişti kaldı ki bunu bana;saygımda,hizmetimde,davranışlarımda tek kusur etmediğim k.pederim söylüyor.Eşim eve geldiğinde beni ağlar halde buldu ve nedenini sordu bende her ne kadar k.pederimin kullandığı kelimeleri ağzıma alamasamda anlatmaya calıstım.Hem suçlu,hem güçlü olan eşim yine bana yüklendi,sinirlendi,asla senin için onların gönlünü kıramam,ana,babadır büyüktür cekeceksin deyip kapadı konuyu.O günden sonra aralarında hiçbir problem olmamasına rağmen annemi,babamı,kardeşlerimi arayıp sormadı.Siz k.validenizi,k.pederinizi aradınızmı diye sorarsanız kandil vb gibi özel zamanlarda muhakkak,normal zamanda ayda 3-4 kısa görüşmeler yapmaktayım.
Şimde sizlere sorum şudur:K.validemi annem bildim,annemi haftada 2-3 defa aradıysam onuda 2-3 defa aradım,hediyeler aldım(hiçbirini beğenmedi,gözümün önünde hediye etti),bana ne derse desin,haklısınız dikkat ederim deyip gönlünü kırmadım,hep tatlı dille ilişkilerimi devam ettirmeye calıştım vs ama buna rağme k.validem beni kızı gibi göremedi,hep el kızıydım onun için,ben ne yaparsam yapayım düzelme olmadı aksine daha da cürretkar oldular.Eşime gelince;onu seviyorum,gönlü temiz calışkan biri olduğunu biliyorum,etki altında kaldığı için böyle davrandığını düşünüyorum,böyelece beni eğitecek ve itaatkar edecek...!Ama şu yabancı şehirde kendimi cok yalnız,korumasız ve garip hissediyorum,bu ruh halinden sıyrılamıyorum.Eşimin annesi,babası,kardeşi,amcası,teyzesi,yengesi beni haksız yere ezdikce,o bunlara sessiz kaldıkca güvenimi yitiriyor.Benim basımda bir erkeğim var,güvendeyim diyemez olıyorum gün gectikce.Eşim bu durumun degişmesi adına birseyler yapsa,anne ve babasına ihanet olacagını düşünüyor.
Ben hiç bir anne,babanın bedduasını almak istemem ama bu böyle ne kadar devam edecek blmiyorum.Cok yalnızım ve cok canım yanıyor.

06.09.2007 - vicdan

sevgili arkadaşım seni

sevgili arkadaşım seni çok iyi anlıyorum ama verecek hiç tavsiyem yok kelin merhemi olsa başına sürerdi misali bende aynı dertten muzdaribim 5 senelik evliyim aynı süreçten bizde geçtik eşimle kavga ettiğimizde işte şimdi bitti bu sefer boşanacağız derdim çoğu kavganın sebebi kaynanamdı kayınvalide diyemiyorum çünkü öyle hissettirmedi ilk zaman ismim ile bile çağırmadı beni hey karı idi ismim ikazımdan sonra ismimi söylemeye başladı herlalde elime koz vermemek içindi şimdi biraz biraz eşim değişti gibi oda yeni bir taktik deniyormuş yani bana yine hak vermedi kaynanam yüzünden kocamdan nefret ettiğim zamanlar bile oldu ilk çocuğumun ilk gülüşlerini ilk adımlarını onun yüzünden hatırlamıyorum ilk bebeğim doğduğunda beni eşime şikayet etti çok basit bir olay yüzünden eşim benimle günlerce konuşmadı ailem uzakta yanımda kimse yok eşimde okadar ağladımki durup dururken ağlamaya başlıyor ağlamama engel olamıyordum şimdi ben bu kadına nasıl anne diyeyim daha neler neler sadece bunlarla sınırlı değil eşimin annesi diye çok şeylere susuyorum ses çıkarmıyorum ama biryere kadar ikinci çocuğum doğduktan sonra biraz daha boşmu verdim yoksa aramız eşimle düzeldimi bilmiyorum artık eşimle tartışırken daha az endişelenir oldum bilmiyorum mevlam dertlerimize derman olsun allah için bu yazıyı okuyanlar bizim gibi kaynana sıkıntısı altında evliliğini kurtarmaya çalışanlara dua edin birbirimize dua edelim arkadaşım inşallah sorunların çözüme ulaşmıştır cevap yazmak için baya geç kalmışım allaha emanet olun allah yar ve yardımcınız olsun

10.07.2008 - neva

Re: sevgili arkadaşım seni

Gerçekten de gelini ona saygısızlık etmediği halde oğlunu gelininden kıskanan, geliniyle güzel geçinmek yerine ona eziyeti reva gören bir kadında ruhsal problemler vardır. O bir zavallıdır.

06.11.2012 - KarateKa

Re: sevgili arkadaşım seni

peki ben size sormak istiyorum:sizin erkek evladınız var mı?oğlunuz evlendiğinde sizde o kaynanalardan biri olursunuz belki.kim bilir.her erkek çocuk annesi kendini bişey sanıyorda......

01.11.2012 - yusuf a.s

Rabbim yardımcınız olsun...

Çektiğiniz sıkıntılar gerçekten hiç bir insanın yaşamak istemeyeceği türden.Sizi kendinize yapılan tüm bu hareketlere rağmen sabredip aşırı bir hareketten kaçındığınız için kutluyorum.Bu konuda Cemil Tokpınar'ın Ömür Boyu Aşk1-2 kitaplarını okuyup oradaki tavsiyeleri tatbik ederseniz sıkıntılarınızın en aza ineceğini düşünüyorum.Zaten anlattığınız şekliyle az çok orada tavsiye edilen şekilde davranıyormuşsunuz.İnşaallah Rabbim sıkıntılarınızı tez zamanda giderir.Allah sabredenleri sever.Yalvarıp yakarın içten yakarışlarınız karşılıksız kalmaz Allah'ın izniyle ;bizim asıl koruyucumuz Rabbimiz ve O'nun herşeye gücü yeter.

Eder isyanıma gönlümde nedamet galebe,Neyleyeyim yüz bulamam ye's ile affın talebe.
Ne dedim!..Tevbeler olsun.Nur-u rahmet niye güldürmeye ruy-u siyahım,Allah'ım mağfiretinden de büyük mü günahım!..

08.09.2007 - cihan

Konular