GENCLIK VE KALPLERI

Gençlerimiz ve Kalpleri
Abdullah Büyük
Genç, Farsça bir kelimedir. Manası ise hazine, define demektir. Kelimeyi genç olarak ele alırsak, taze, yeni, körpe, gelişme safhası manasına anlarız.
Fethin verdiği mesaj ile mânen, ruhen, ahlâken ve edeben mesafe kazanan gencimiz, ne yazık ki günümüzde aynı duyarlılığı, aynı bilinç ve şuuru elde etmekte zorlan-maktadır.
29 Mayıs, fethin kutlandığı ve konuşulduğu, fetih bağ-lantılı birçok etkinliklerin yapıldığı memnuniyet verecek bir hizmetin günüdür. Buna paralellik arz eden, konumuz ile ör-tüşen bir mesaj vermek, günümüz gençliği için faydalı olur diye, biz de fethin manevî kimliği üzerinde durmak istiyoruz.
Fetih, hak ettiği manası ile insanın kalbini ve aklını İslam hakikatine açmaktır.
Veya İslamiyet'in verdiği mesajların önündeki engelleri kaldırmak ve insanın gönlüne ve aklına ulaşma mücade-lesidir. Dinimizin mesajının önüne bir takım engeller, bari-katlar konulmakta, din ile toplum, din ile gençlik arasına mesafeler konulmaktadır.
DİNİMİZE İNSANLIĞIN ALDIĞI BAZI TAVIRLAR
Dinimizi toptan inkâr eden, inkârcılar,
Dinimiz ile alay edenler,
Dinimiz ile savaşanlar(topyekûn savaş),
Dinimizi istismar edenler,
Dinimizi tehlike görenler-cahiller,
Dinimizi afyon gibi algılayanlar,
Dinimizi uyuşturucu görenler,
Dinimize ilave yapmak isteyenler,
Dinimizden çıkarma yapmak isteyenler,
Dinimizin yaşanmasını izne bağlamak isteyenler,
Dinimizin emirlerini birbirine karıştıranlar,
Dinimizi, aklın altında görenler,
Dinimizi, devletten ayıranlar,
Dinimizi kamusal alanlara sokmayanlar,
Dinimizin bazı bölümlerine inanıp, bazı bölümlerini in-kâra yeltenenler vs.
Şimdi bir genci ele alalım ve onun yaşadığı ortamı göz önüne getirelim. Genci manen diriltecek, ona âdeta ruh verecek tüm kaynaklar, âdeta kurutulmak istenmektedir. Gencin kalbinin fethi için her şey engel olarak hücuma kalkmış haldedir. Mânevî hayatı bu tehlikelerle çevrili olan gencimizin, maddî hayatı ise 3-4 saatlik ÖSS'ye bağlanmış-tır. İşte görülen fotoğraf budur. Ne yapmalı, nereden başlan-malı ki, bu gencimiz hem kendisinin, hem çevresinin ve hem de ülkesinin fatihi olabilsin?
Tek bir formül ve tek bir cümle ile konuyu ele alacak olursak, bu gencin kalbine giriş yollarını öğrenmek ve kalbe giriş metotlarını anlamaktır.
Önce kalbi ele alalım:
Kalp yeryüzünün en büyük bir coğrafyasıdır. Ve bu bü-yük coğrafyada çok büyük ve hiç durmayan bir savaş var-dır. Bu savaş bildiğimiz gibi iman ve ruhun; şeytan ile nefse karşı verdiği bir savaştır. İnsanlığın ezeli düşmanı olan şeytan, kendisine hedef bölge olarak insanın kalbini seçmiş, yanına da nefsi alarak hiç bitmeyecek bir savaşı başlatmıştır. Bizler maalesef içimizdeki bu savaşı unut-muşuz. Unutmuş olduğumuz savaşın sonunda da kalbi-miz işgale uğramıştır.
Kur'an-ı Kerim'in üzerinde durduğu, insanların ise önem vermediği bir konudur kalp konusu. Dini ve in-sanî, dünyevî ve uhrevî hayatımızın merkezi, motor gü-cü, vücudumuzun baş merkezidir kalplerimiz. Vahyin ya-ni Kitap ve Sünnetin karar kıldığı alan (2 Bakara, 97), Cebrail'in, Kur'an-ı Rasülullah'a indirdiği yerin adı yine kalptir. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, rahmânî ve şeytânî güç ve kuvvetlerin sürekli olarak savaştığı, savaş alanıdır kalplerimiz. Yine kitabımıza göre, olumlu ve olumsuz özellikleri ile 28 çeşit olan kalbi, 141 âyet ele alır ve anla-tır, özelliklerini bildirir.
İlim ehli, kalpler ile alakalı ilmi çalışmaların neticesin-de, altmışın üzerinde hastalık çeşidi çıkarmış ve her bir has-talık çeşidi, maddî vücudumuzun hastalıkları ile kıyaslana-mayacak derecede tehlikeli olduğu bildirilmiştir.
İNSANLIĞIN KALBİ BÜYÜK BİR
İŞGAL ALTINDA
Yeryüzü coğrafyasında kalem ve kitap, fetih ile mü-cadele ederken; demir ve kılıç işgali üslenmiştir. İşgalle bedenler, ülkeler ve araziler, kadın ve çocuklar, gençler ortadan kaldırılırken; fetihle, kuduz bir köpeğin bile iş-kence altında ölmesine müsaade edilmemiştir.
İnsanlık; Irak'ın, Beyrut'un, Filistin'in işgalini konu-şur ve işgalcileri lanetlerken, nefsin, şeytanın, günah ve isyanlarımızın işgali altında bulunan kalplere karşı en kü-çük bir tepki göstermemektedir.
Genç İle Dini Arasında Konulmuş Engeller Kaldırılmalıdır
Fethin ve cihadın en güzel tarifi olan; İslam ile insa-nın arasına girmiş olan engelleri kaldırma faaliyeti, yer-yüzünde yapılan ve yapılacak olan en verimli ve en güzel bir faaliyettir. Bugün gençlik ile din arasına, tembellik, flört, içki, kumar, fuhuş, tabanca, eroin, esrar gibi nice günahlar, isyanlar girmiştir. Her biri bir beton duvar olan bu engelleri kaldırmanın, yıkmanın tek yolu, gencin gönlüne girmektir. Mekke dönemi için 13 yılını veren Peygamberimiz, bu zaman içinde insanların kalplerindeki putları yıkmak, kalpleri temizlemek için mücadele etmiş, ama Mekke'yi fethettikten sonra dikili 360 putun çöplük-lere atılma zamanı bir saatini bile almamıştır. Görülüyor ki insanların kalplerindeki putları söküp atmak, o kadar da kolay olmuyor.
RABBİMİZ EN BÜYÜK FETHİ AÇIKLIYOR
Bu fetih ne Mekke'nin, ne de Hayber'in fethidir. Bu fetih inanan ile inkarcı arasındaki buzların eriyip, iki insanın barış ortamını sağlayarak karşılıklı konuşmasıdır. “Biz sana açık bir fetih verdik.” buyuran Rabbimiz, (48 Fetih, 1) Hudeybiye anlaşmasında, iki tarafın silahla-rını bırakarak, barış sağladığını açıklamakta ve bu barışa fetih demektedir.
İslamiyeti kılıç dini diye anlayan, algılayan zavallı zihniyet, gençliği hep kışkırtmış, menfaatlerine alet etmiş-tir. İki ayağı da kabre girmiş Sayın Demirel, huyundan vazgeçmiyor ve gençliği sokaklara sürüklemeye çalışıyor. 40 senelik devlet hayatında gençliğin kalbine kendi ide-olojileri istikametinde yatırım yapanlar, şimdi ne yapa-caklarını bilemeyen zavallı duruma düşmüşlerdir.
Kalplerinin Farkında Olmayanlara Uyarılar:
Aşağıda okuyacağımız bazı Kur'an ayetleri ve Pey-gamberimizin hadislerini dikkatle anlarsak, bizlere büyük mesajların verildiğini kavrarız. Gençlerin kalplerine nasıl ve ne ile girebilmenin yollarını, yöntemlerini, usulünü öğ-renir ve bu konuda ufkumuzu genişletmiş oluruz. Çünkü bu konu tabir yerinde ise demirbaş bir konudur. Her zaman, her yerde ve herkese lazım olan bir konudur.
Fethin kaynağı, bizzat Allah'tır. Yani insanların kalp-lerini veya gönüllerini ancak ve ancak vahiy ile İslam'a, Allah ve Peygambere açabiliriz.
1. Kalp Allah'ın evidir. (Beytullah)....
2. Mü'minin kalbi Allah'ın arşıdır. (Sağani/50)
3. Allah, bir göğüste iki kalp yaratmamıştır.(33 Ah-zab, 4)
4. Allah, kişi ile kalbi arasına girer.(8 Enfal, 24)
5. Allah, bir kimsenin hidayetini dilerse, göğsünü İs-lam'a açar. (6 En'am, 125)
6. Kalbin iki önemli görevi vardır:Akletme(düşünme) ve fıkhetme (anlama)(22 Hac, 46 - 7 Araf, 179)
7. Kalbi olanlar için bunda öğüt vardır.(50 Kaf, 37)
8. Akletmek için onlarda kalp yok mu? (22 Hac, 46)
9. Bundan dolayı kalp sorumludur.( 33 Ahzab, 5)
10.Kalpler, Allah'ın iki parmağı arasındadır. (Müs-lim, Kader 7)
11. Böyle olunca, Allah kalpleri değiştirir-yönlen-dirir. (6 En'am, 110)
12. İmanın mahalli kalptir. (49 Hucurat, 7-14)
13.Takvanın mahalli de kalptir. (22 Hac, 32 - Müs-ned: 5/71)
14. Kalplere huzur veren Allah'tır. (48 Feth, 4)
15. Kalplere hidayet veren, kaynaştıran, insaflı ve şefkatli kılan da Allah'tır. (3 Al-i İmran, 103)
16. Kalpte iki dürtü vardır, biri melekten, diğeri şey-tandan...(Tirmizi:Tefhimü'l- Kur'an)
17. Allah sizin şeklinize ve malınıza değil, kalbinize bakar. ( Müslim, Birr 32)
Netice: Büyük bir bunalım ve stres içine girmiş olan gençliğimizin elinden tutmak isteyen Sivil Toplum Ku-ruluşları, ev sohbet halkaları, dernek ve vakıf faaliyetleri hem ümit vermekte ve hem de müspet yönden mesafe kat etmektedir. Gençliği sadece kullananlar ve istismar edenleri ahirette büyük bir hesap beklemektedir. 10 se-nede 10 milyon gençlik yarattık! diyen zavallı zihniyet, eli bıçaklı ve eli kadehli bir gençlikle karşı karşıya gelmiş-tir. Gençliğin ıslah ve düzeltilmesine yönelik ellerinde hiçbir metot ve malzeme olmayan mutlu azınlık, bugün ektiğini biçmektedir.
Her şeye rağmen çeyrek asırdır gençliğe yatırım yapan vicdanlı, merhametli ve hayata ümitle bakan inanan insanlar, geleceğin dünyasına gençlik hazırla-maya devam etmektedir. Lozanların, Tanzimat Ferman-larının, 12 Eylüllerin, 28 Şubatların silindir gibi geçmek istedikleri tüm yürüyüşler iflas etmiş, şimdi ise geleceğe büyük bir ümit ve aşk ile bakan bir nesil gelmiştir. Şairin dili ile:
Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes,
Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es….


Konular