Zina ile fuhşun sivilleşmesi

Zina nedir? "Yasaya aykırı" birleşme mi, "nikahsız birleşme" mi? Tanımda "yasa"yı belirleyici kabul ettiğimizde, yasanın değişmesiyle fiilin anlamı ve onunla ilgili hüküm de değişir.

"Nikah"ı temel aldığımızda fiil ebediyen aynı hükmünü muhafaza eder.

Hakikatte yasalar ne derse desin, evli veya bekar nikahsız her birleşme zinadır ve bu bütün dinler, kadim gelenekler ve bunlara bağlı gelişen ahlak öğretileri tarafından böyle kabul edilmiştir. Modern zamanlarda serbest cinsel ilişki ve sapkınlıkların revaç bulmasıyla iki tanım öne çıkmış bulunmaktadır: Biri, aralarında nikah bağı bulunmayan bir kadın veya kız ile evli veya bekar erkek arasında vuku bulan cinsel ilişki; diğeri evli kadın veya erkeğin evli veya evli olmayan karşı cinsten biriyle giriştiği cinsel ilişki.

Zina'nın dinler, ahlak sistemleri ve bunlardan ruhunu alan hukuk tarafından yasaklanmasının sebebi, "olmaması gereken bir ilişkiye girilmesi"dir. Bir şey yerli yerinde değilse ve bir ilişki kendi asli mecrasında cereyan etmiyorsa "zulüm"dür. Zina edenler hem kendilerine hem başkalarına karşı zulüm fiilini irtikap etmektedirler. Bu, bedenin varlık yapısı ve anlam boyutuyla ilgili esaslı bir ilkeye işaret eder. İlkenin dayanak noktasını beden üzerinde tasarruf hakkının beden sahibi kişiye mi, yoksa onu Yaratan'a mı ait olduğu sorusuna verilen cevaptan kaynaklanmaktadır. Yaratılışın anlamına uygun olarak beden, kişinin özgür tasarrufuna bırakılmadığından, "zina" da, "intihar" da kişiye tanınmış hak kategorisine girmez. Bu açıdan serbest cinsel ilişki, "bir özgürlük" olsa da hiçbir şekilde meşru ve savunulabilecek bir hak değildir.

İnsanlık tarihinde zinanın serbest olduğu çok az toplum görülmüştür. Zina kadim bir suçtur. Bu suça karşı çeşitli hukuki düzenlemeler yapılmış, töreler, gelenekler kurallar konmuş; gerek aile gerekse topluluk hayatında bu suça karşı çeşitli tedbirler alınmıştır. Buna rağmen zinanın tamamen önlendiği söylenemez. Her dönemde bu fiil işlenmiş olsa da, bunun yasal çerçevede suç olmaktan çıkarılması ancak modern zamanlarda rastlanan bir sapmayı ifade eder. Yasalar zinayı suç olmaktan çıkarabilir, ama insanın vicdanında ve hakikatte suç olmaktan çıkmaz. AB'ye dahil ülkelerin konuyla ilgili telakkileri bu hakikati değiştirmez.

Bunun yanında toplumsal düzeni ve özellikle evlilik ve aile birliğini yıkmaya matuf bir fiil olması hasebiyle de zina bir cürümdür. "Cürüm" kavramı aynı anda hem ağır günahı, hem ayıbı, hem suçu içerir. Başka bir ifadeyle öyle suç teşkil eden fiiller var ki, bunlar sadece iki kişi arasında cereyan eden ilişkiyle sınırlı kalmaz, bu ilişkinin üçüncü şahıslara, aileye, insan neslinin devamına ve genel toplumsal hayata yansıyan derin etkileri söz konusudur. Bu açıdan nikah bağı olmayan her türlü cinsel ilişki kesin günahtır, ahlak dışıdır ve aynı zamanda toplumsal bir suçtur, başkalarına olan etkileri dolayısıyla önlenmeleri gerekmektedir. Evli olanların irtikap ettiği zina evlilik akdine ve bir kurum olarak aileye karşı yıkıcı bir fiili ifade eder. Çünkü her evli kadın veya erkek zina etmek suretiyle aile birliğine saldırıda bulunmuş, eşine karşı ihanet suçunu irtikap etmiş ve dolayısıyla toplumun birliğini ve geleceğini tehlike altına atmış olur. Hiç kimse "ben bireysel özgürlüğümü kullanarak bedenim üzerimde tasarrufta bulunuyorum" veya "dilediğim cinsel tercihte bulunuyorum" diyemez.

Zinanın felsefi ve insanın varlık yapısı açısından ne kadar tahripkar bir fiil olduğu önemli bir konudur. Toplumsal açıdan "sivil fuhşa" zemin hazırlayan temel faktördür; resmi "genel evler" veya "randevu evleri"nden taşar sivilleşip toplumsallaşır. Zina, ister maddi zorunluluklar, ister salt şehvet, ister başka sebeplerle olsun, aile ve toplumsal birliği derin bir sarsıntıya uğratır. Nüfus dengesinin bozulması, sosyal güvenlik sisteminin aksaması ve giderek bir ülke veya halkın bekasının tehdit altına girmesi zinadan ayrı düşünülemez.

Avrupa'nın belli başlı ülkelerinde toplumların kendilerini yeniden üretmede gösterdiği isteksizlik, önümüzdeki 50 yıl için öngörülen nüfus hareketleri ve belki de "bu ülkelerin başka etnik ve dini grupların kontrolüne geçeceği" yolundaki tehlike sinyalleri, doğrudan bu ülkelerde zina ile fuhşun sivilleşip toplumsallaşma eğilimine girmesiyle ilgilidir.

Zaman Gazetesi
ALİ BULAÇ


Konular