Kur'an'ın Fazileti

Hadîsler
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kim Kur'an'ı okuduktan sonra herhangi bir kimsenin kendisine verilen nimetten daha üstün bir nimete sahip olduğunu düşünürse, muhakkak o, Allah Teâlâ'nın bü yüttüğü nimeti küçümsemiş olur.1

Hiçbir şefaatçı yoktur ki, Allah nezdinde mertebesi Kur'an'ın mertebesinden daha efdal ve üstün olsun. Ne peygamberlerin, ne melek ve ne de başkasının, (yani en büyük şefaatçı Kur'an'dır).2


Eğer Kur'ân bir deride bulunursa, ateş o deriyi yakmaz.3

Ümmetimin en üstün ibadeti, Kur'ân okumaktır.4

Allah Teâlâ, mahlûkunu yaratmazdan bin yıl önce, Tâhâ ve Yâsîn sûrelerini okudu, Melekler Allah Teâlâ'nın Kur'ân okuyuşunu dinlediklerinde dediler ki, cennet o ümmete olsun ki, bu okunan kelâm onun üzerine nâzil olacaktır. Cennet o göğüslere olsun ki, bunu yüklenecektir ve cennet o dillere olsun ki, bununla konuşacaktır.5

Ey ümmetim! Sizin en hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve öğreteninizdir.

Allah Teâlâ bir hadîs-i kudsî'de şöyle buyurmaktadır:
Kur'an'ı okumak, herhangi bir kimseyi bana yalvarmaktan ve benden ihtiyacını istemekten alıkoyuyorsa, o kimseye şükredenlerin en faziletli ve en yüce sevabını ihsan ederim.6

Üç zümre vardır. Onlar kıyâmet gününde simsiyah miskten meydâna gelmiş bir tepenin üzerinde otururlar. Kıyametin korkunç manzarası onları korkutmaz. Onlar şunlardır:
a) Sadece Allah'ın cemâlini elde etmek ve onun rızâsını gözetmek gayesiyle Kur'ân okuyan kişi,
b) Kendisinden râzı olan bir cemaate Kur'ân okuyarak cemaatle namaz kıldıran kişi... (Metinde, üçüncü zümreden bahsedilmemiştir).7

Kur'ân ehli, Allah'ın ehli ve havâss kullarıdır.

'Demir paslandığı gibi, kalpler paslanır' demesi üzerine Hz. Peygambere şöyle soruldu: 'Ey Allah'ın Rasûlü! O halde kalplerin cilâsı nedir?' Hz. Peygamber 'Kur'an'ı okumak ve ölümü hatırlamak' diye cevap verdi.9

Muhakkak ki, Allah Teâlâ, Kur'ân okuyucusunu, cariyesinin şarkısını dinleyen kimseden daha fazla dinler.10

Ashab'ın ve Alimlerin Sözleri
Ebû Umâme el-Bâhilî şöyle buyurmuştur: 'Kur'an'ı okuyunuz. Sakın bu duvarlarda asılı bulunan mushaflar sizi aldatmasın. Çünkü Kur'an'a kap olan bir kalbi Allah Teâlâ azaba uğratmaz'.
İbn Mes'ud (r.a) şöyle demiştir: 'İlmi istediğiniz zaman, Kur'an'ı inceleyiniz. Çünkü öncekilerin ve sonrakilerin ilmi Kur'an'dadır'.

Yine İbn Mes'ud (r.a) şöyle der: 'Kur'an'ı okuyunuz. Çünkü sizlere, Kur'an'ın her harfi için on sevab verilir. Dikkat ediniz! Ben 'Elif, lam, mim' bir harftir demiyorum. Elif ayrı, Lâm ayrı ve Mim de ayrı harflerdir'.

Yine İbn Mes'ud (r.a) şöyle demiştir: 'Herhangi birinizin kendi durumunu yoklamasına gerek yoktur. Eğer o kişi Kur'an'ı sever ve ona hayranlık duyarsa, bilmiş olsun ki Allah'ı ve Rasûlü'nü de se-ver. Eğer Kur'an'a buğzediyorsa, muhakkak Allah'a ve Rasûlü'ne de buğzediyor demektir'.

Amr b. el-As 'Kur'an'm her ayeti, cennetin bir derecesi ve evinizin de lambasıdır' demiştir.

Yine Amr b. el-Âs şöyle der: 'Kur'ân okuyan bir kimse, nübüv-veti kaburgalarının arasına koymuş demektir. Ancak şu kadar var ki; bu kimseye vahiy gelmez'.

Ebû Hüreyre (r.a) şöyle der: 'Herhangi bir evde Kur'ân oku-nursa, şeksiz ve şüphesiz o ev (mânen) aile efradı için genişler, hayrı çoğalır, oraya melekler dolar ve şeytanlar kaçar. O ev ki, içinde Kur'ân okunmaz, aile efradı üzerine daralır, hayrı azalır, melekler oradan çıkıp şeytanlar dolar'.
Ahmed b. Hanbel (r.a) şöyle der: "Allah Teâlâ'yı rüyamda gördüm ve kendisine sordum: 'Ey Rabbim! Sana yakınlaşmak isteyenlerin, bu gayeye ulaşmaları için en iyi yol nedir?' Allah (cc) 'Yâ Ahmed! Kelâm'dır (Kur'an'dır)' dedi. 'Yârab! İster anlasın, ister anlamasın, her okuyan insan bu dereceye varır mı?' dedim. 'İster anlasın, ister anlamasın, varır' buyurdu".

Muhammed b. Ka'b el-Kurzî şöyle buyurmuştur: 'İnsanlar, kıyâmet gününde Allah Teâlâ'dan Kur'an'ı dinledikleri zaman, (öyle bir aşka gelirler ki) sanki Kur'an'ı hiç dinlememişlerdir'.

Fudayl b. İyâz şöyle der: 'Kur'ân ile amel edene en yakışan hareket, hiç kimseye hatta sultanlara ve rütbece onlardan daha küçük olan diğer idarecilere de muhtaç olup el açmamasıdır! Bu bakımdan Kur'ân hâmilinin insanlara muhtaç olmaması, aksine insanların ona muhtaç olması, ona daha uygun ve yaraşır bir harekettir'.

Yine Fudayl b. İyâz şöyle der: 'Kur'an'ın taşıyıcısı, İslâm bayrağının taşıyıcısıdır. Bu bakımdan ağır başlı olup oynayanlarla beraber oynamamalı ve unutanla beraber unutmamalı, gevezelik yapanlarla teşrik-i mesâi etmemelidir. Bütün bunları yüce Kur'an'm tazimine binaen yapmamalıdır'.

Süfyan es-Sevri (r.a) şöyle demiştir: 'Kişi Kur'an'ı okuduğu zaman, melek onun gözlerinin ortasından öper'.

Amr b. Meymûn (r.a) şöyle demiştir: Sabah namazını kıldığı zaman Kur'an'ı açıp yüz ayet okuyan bir kimseyi, bütün insan-ların yaptığı hayırlı amelleri yapmış bir kimse gibi, Allah Teâlâ yüceltir'.

Hâlid b. Ukbe Allah Rasûlü'ne (s.a) gelip, 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bana Kur'ân oku!' diye teklifte bulununca, Hz. Peygamber şu ayeti okudu: 'Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emrediyor' (Nahl/90). Bunun üzerine Hâlid, Rasûlullah'a 'Ne olur, aynı ayeti tekrar et' diye yalvarınca, o da aynı ayeti yeniden okudu.

Hâlid 'Allah'a yemin ederim ki Kur'an'ın halâveti vardır. Kur'an'ın üzerinde pırıl pırıl parlayan bir nur vardır. Onun altı yapraklı, üstü ise meyve vericidir. Beşer böyle bir sözü asla söyleyemez'.11

Hasan Basrî (r.a) şöyle demiştir: 'Allah'a yemin ederim, Kur'ân dan daha üstün bir zenginlik olmadığı gibi, ondan mahrum olmaktan da daha fakirlik yoktur3.

fudayl b. Iyaz şöyle der: 'Haşr sûresinin son ayetlerini sabahladığında okuyup aynı günde ölen bir kimsenin defteri, şehidler defterinin mührü ile mühürlenir. Akşamleyin aynı sûrenin son ayetlerini okuyup o gecede ölen bir kimsenin de defteri şehidlerin defterlerini sonuçlandıran mühürle mühürlenir'.

Kasım b. Abdurrahman şöyle der: Abidlerden birine dedim ki 'Senin oturduğun bu halvethanede kendisiyle arkadaşlık edeceğin kimse yok herhâlde'. Bunun üzerine elini mushafa uzatıp dizlerinin üzerine koydu ve dedi ki: 'İşte arkadaşım budur'.

Hz. Ali şöyle demiştir: 'Üç şey vardır ki, insanın zekâsına kuvvet verir ve balgamı söker:
a) Misvak kullanmak,
b) Oruç tutmak,
c) Kur'ân okumak'.



1) Taberânî, (Abdullah b. Amr'dan zayıf bir senedle)
2) Abdülmelik b. Habib ve
3) Taberânî ve İbn Hibban
4) Ebû Nuaym, (Nu'man b. Beşir'den zayıf bir senedle)
5) Dârimî, (Ebû Hüreyre'den zayıf bir senedle)
6) Buharî, (Hz. Osman'dan)
7) Tirmizî, (Ebû Said'den)
8) Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim, (Enes'ten hasen bir senedle)
9) Beyhâkî, {zayıf bir senedle İbn Ömer'den)
10) İbn Mâce, İbn Hibban ve Hâkim, (Fudale b. Ubeyd'den)
11)İbn Abdilberr, İstiâb; Beyhakî, Şuab'ul-İman