Vefati

sohbet ve bir kismini da derslerde gecirirdi. Gündüzleri oruca, ge­celeri ise teheccüd namazina devam ederdi. Kardeşi Ahmed'in ifadesine göre adi gecen ayin bir pazartesi gününde sabah namazi icin abdest aldi ve namazini kildiktan sonra kefenini istedi; kefen gelince öptü, başina ve gözünün üzerine koydu ve şunlari söyledi: 'Allahim! Emrin başim üzere...5 Bunlari söyledikten sonra müba­rek yüzünü kibleye cevirerek ayaklarini uzatti ve sabahin alaca ka­ranliğinda Hakkin rahmetine kavuştu'.

Cemaziyülevvel ayinin ondördüncü günü (pazartesi) BL 505 se­nesinde Allah Teâlâ'nm.'Ey itminanin zirvesinde bulunan nefis! Rabbinin rahmetinden doya doya tatmak icin dön!' emrine icâbet etti. Âlem-i İslâm bu ölümle büyük bir müceddidini daha kaybetti.

Taberan kasabasinin bir kenarinda defnedildi. Kazlarina yete­cek kadar miras birakti. Erkek evlâdi yoktu. Taberan kasabasinda bulunan Gazâli'nin türbesi mütevazi bir mezardir. Vasiyetine uyularak üzerine hicbir şey yapilmamiştir.

Gazâli icin cok kimse tarafindan mersiyeler yazilmiştir. Nitekim Kadi Abdülmelik b. Ahmed b. Muhammed b. el-Muafi şöyle der:

Kalbi şaşkin ve hayran olan bir gözle, hak aşiklarin sevgilisi olan bir kimse icin ağladim.
Senelerden beri hapsettiğim ve başkasi icin asla dök­mediğim göz yaşlarimi sel gibi akittim.
Kirpiklerimden Gazâli icin değil de, ya kim icin hayretten dona kalip ^gözyaşi akitacaktim?
Ebû Hâmid, ilimleri diriltmiş ve canli sözleriyle İslâm'a ye­niden can vermiştir.