29.Kadının Hafifçe Dövülmesinin İzahı

Kadının Hafifçe Dövülmesinin Îzâhı:

İslâm Dîni’nde, gerektiğinde kadını hafifçe dövme izni, erkeğin kafasının kızdığı her konuda değil; ancak kadının, kocasına haksız yere isyân etmesi, evlilik birliğini doğrudan doğruya veya dolayısıyla yıkmaya kalkışması durumuna mahsûsdur. Bunun dışında erkeğin, kadını dövmeye hakkı yoktur. Üstelik bu konularda da erkek, hafif bir biçimde dövmenin fayda vermeyeceğini tahmin etmesi durumunda, yine kadını dövemez. Çünkü amaç kadını dövmek değil, ısrâr ettiği çirkin davranıştan onu döndürmek ve boşanmakla meydana gelecek âile fâciâlarının kötü sonuçlarından onu korumaktır. (204)

Hakîkatte kadının hafifçe dövülmesi, aşırı fıtrattakilere, hırçınlık ve taşkınlık göstermeleri durumunda uygulanabilecek bir metoddur. Yoksa kadın, Allâh’ın kocaya bir emânetidir. Nitekim hadîs-i şerîfde:

"Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’dan korkunuz!. Zîrâ siz onları, Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız..." buyurulur. (205)

Bir başka hadîs-i şerîflerinde Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:

"Kadınları dövenler, hayırlı adamlar değildir." (206) buyurmuşlardır.

Hz. Âişe (r. anha) da, Rasûlullâh (s.a.v.)’in, ne hanımlarından ne de hizmetçilerinden kimseyi dövmediğini, eliyle hiç bir kimseye vurmadığını haber verir. (207)

Hz. Enes (r.a.) der ki:

"Hz. Peygamber’in elinden daha yumşak ne atlas ve ne de ipek tutmadım. Onun kokusundan daha hoş bir koku koklamadım. On sene Hz. Peygamber’e hizmet ettim de bana bir defa olsun demedi. Yaptığım bir iş hakkında demedi." (208)

Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, kadınları işâret ederek:

"Allâh’ın kullarını dövmeyin!.." buyurmuşlardır.

Bir müddet sonra Hz. Ömer (r.a.) gelerek:

"Kadınlar, kocalarına büsbütün kafa tutmaya başladılar." diye şikâyette bulundu. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.v.) erkeklere, hanımlarını dövmeye izin verdi. Bu sefer de Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz’e gelip kocalarından şikâyet eden kadınların sayısı çoğaldı. Nihâyet Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz:

"Muhammed âilesine birçok kadın gelip gitmektedir. Kocalarından şikâyet ediyorlar...

Hanımlarını dövenler, şüphe yok ki sizin hayırlınız değildir." (209) buyurdular.

Psikologlar, bazı kadınlarda "masochisme" (=mazohizm) denilen bir rûhî özelliğin hâkim olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu tipteki kadınlar, kendilerine baş eğen zayıf kimseleri sevmezler. Yerine göre sert ve haşin olmasını bilen, otoritesini gösteren erkeklerden hoşlanırlar. Kadının, kocası ile sebepsiz yere kavga etmesinin nedeni budur. Bağırılmak, azarlanmak, hattâ hafifçe dövülmek, sonra da erkeğin şefkatini celbederek sevilmek isterler. (210)

Bu dövme izninde mazohist (dövme ve eziyet edilmekten hoşlanan) kadınların bu psikolojik hastalıkları için hafifçe dövmenin son bir çâre olması da söz konusudur. Dövmeye en son çâre olarak ve ancak fayda vereceğinin umulduğu durumlarda izin verilmesi, bu görüşü doğrulamaktadır.

Aslında İslâm Dîni, cihân-şümûl bir dîn olup başlıbaşına bir hayat nizâmıdır. Bu sebeple, en nâdir ve en istisnâî meselelere de çözüm getirmektedir. İnsanlık târihinde korkutmak maksadıyla hafifçe dövülmeyi hak eden tek bir kadın da olsa, bu konuyu da elbette bir esasa bağlamak durumundadır. Yoksa her kadın, itâatsizlik ettiğinde mutlakâ dövülecek şeklinde anlaşılmamalıdır. Ayrıca bu usûl; âsî, hırçın ve geçimsiz kadınlar için caydırıcı bir özellik de taşımaktadır.

Bütün bu metodların tatbik edilmesi neticesinde kadın kocasına itâat ederse, koca, artık bu tür uygulamalardan hemen vaz geçer. Eğer vazgeçmez de kadına eziyet etmeye devam ederse, veya onu boşamak niyeti ile bu metodları tatbik ederse, hâkim tarafından cezâlandırılır. Allâh nezdinde de mes’ûl olur.