Gençlik

DERT EDİNEN büyükler için ince bir sızıdır gençlik. Şefkâtin bile bazen onlarla doğru iletişim kurmak için yeterli olmadığını en iyi onlar bilir. Kararsız tâbiatları karşısında ne âmirane, ne de zayıf bir duruş sergileyemezsiniz. Sergilerseniz, sizi iki saniyede göz ‘ardı’na atabilirler. Onlarla hemhâl olabilmek için hem onların dilinden anlamalı, hem de onlara bir şey verebilecek bir donanıma sahip olmalısınız.

Bir gencin dünyasına girebilmek hiç de kolay bir iş değil açıkçası… Bugünlerde bu daha da zor. Aile içinde, okulda, büyük meclislerinde kendi sözcüklerinden çok, yetişkinlerin ağızlarına koyduğu sözcüklerle konuşmak zorunda bırakılan bir kuşak bu. Yetmiyormuş gibi, reklâmlar, yıldızlar, markalar tarafından çepeçevre kuşatılmışlar.

Bu şartlar altında “Gençler bizim geleceğimiz!” demenin gençlere bir faydasının olmadığı apaçık. Bir tren kompartımanı gibi onları toplumdan ayrı bir kompartımana doldurup alkış tutmanın bir faydası yok. Yetişkinlerin bu konuda sahici ve samimi bir şeyler yapması lâzım. En başta da ailelerin…

Bu ay biz de bu konuyu ele almayı uygun bulduk. Büyükleri kendilerinden uzaklaştırıp hayatlarıyla ilgili en önemli kararlı aldıkları ‘inanç krizi’ dönemine kadar onlara başta ailelerin ne gibi yardımlarda bulunabileceklerini sizin için araştırdık.

Bu ayki kapak yazımızda Ömer Baldık, “İnanç krizi nedir?” “Gençler nasıl bir çevrede yaşıyor?” “Aileler gençlik virajına girmeden önce hangi kritik noktalarda çocuklarına yardımcı olmalı ki, sonraki yıllarda inanç krizi içinde boğulup kalmasınlar?” sorularına tatminkâr cevaplar sunuyor.

Kuşkusuz çocukluk yıllarında ailelerinden sağlam bir terbiye almaları gerektiği kadar, gençlerin kendilerine kılavuz olacak deniz feneri misâli yetişkinlere de ihtiyacı var. Başkalarıyla paylaşamadıklarını paylaşabilecekleri, çözümsüz sandıkları soruların cevaplarını duyabilecekleri, hakikatin nurunu yüzlerinde görebilecekleri yetişkinlere…

İşte değerli büyüğümüz Ömer Sevinçgül onlardan biri. Kendisiyle yaptığımız röportajda gençler için hayatî denebilecek sorulara verdiği bilgece cevapları zevkle ve dikkatle okuyacağınızı umuyoruz.

Kapak konumuzla ilgili bu ay yine beğeniyle okuyacağınızı düşündüğümüz bir diğer yazı, Veli Sırım’a ait. Pek çok araştırma sonucunu harmanlayan yazısında Sırım, ‘Y Kuşağı’ başlığı altında günümüz gençlerinin davranış kalıplarını ve hayata bakış açılarını ele alıyor. Y Kuşağı’nı okuyunca, siz de özgürlüğün nasıl bir esaret olabileceğini hayretle farkedeceksiniz.

MUTFAKTAN BİR HABER

Uzun bir süredir, yazılarıyla dergimize katkıda bulunan Ömer Baldık, artık Zafer Dergisi’nin editörü olarak görev yapacak. kendisine uzun ve başarılarla dolu bir yol diliyoruz.

YENİ BİR KİTAP

Yazarımız Selim Gündüzalp’in, çocukluk anılarını derlediği en son kitabı “Muzlu Çikolata ve Kargalar” çıktı. Yediden yetmişe tüm okurlarımızın beğeniyle okuyacağı bu kitabı, mutlaka görmenizi tavsiye ederiz.

Gelecek ay görüşmek üzere...


Ergün Ür


Konular