EVLENECEK KADINLA ERKEK ARASINDA DENKLİK ÖLÇÜLERİ

Kadınla erkeğin renkli hayâllerle kurmaya çalıştıkları müşterek yuvanın muhabbet ve sadakat temelleri üzerine oturtulabilmesi ve uzun yıllar saadetle payidâr olması, ikisinin arasında denklik bulunmasına bağlıdır. Bu denge tesis edilemezse, evliliğin zahirî şekli aklen uygun görülse bile, kalbin ızdırapları ve itirazları önlenemez. Müşterek hayat, sağlam temeller üzerine oturtulamazsa ve gönüller sevgi ile perçinlenemezse, mail-i inhidam bir duvarın payanda ile durması gibi, zoraki bir hayat tablosu ile karşı karşıya kalınır.

İslâm fıkhında "kefâet" başlığı altında ele alınan bu bahis, ilk bakışta her iki taraf için aynı seviyede bir denklik gibi görünmekte ise de. üç bu'udlu olarak ele alınacak olursa erkeğin kadına denk veya ondan üstün olması mânâsında kullanılmaktadır. Nikâh akdinin icap ve kabul ifadeleri ile yuva

kurulmuş olsa bile, kefaetin meydana getireceği mahabbet olmazsa sarsıntılara tahammülü olmaz. Bahsi geçen denklik ölçüleri şunlardır:

a) Soyda denklik:
Soydan maksat, hasep ve nesebtir. Erkek, alacağı kadından soy itibarıyla düşük olursa, zevcesi tarafından küçümsenir. Kefeleri birbirine eşit olmayan terazinin sergilediği zıt ağırlıklar gibi, huzursuzluğu tahrik edecek farklılıklar ortaya çıkmış olur. Bu farklı tablo, birinde tefahura diğerinde eziklik ve üzüntü içinde kalmaya zemin hazırlar.

b) İslâm'da denklik:
Kadın ve erkeğin müslüman olmaları şartına ilaveten, erkeğin baba ve dedesinin müslüman olmaları, denklik ilkesinin mühim bir yönünü teşkil etmektedir. Bu sebeple yalnız kendisi müslüman olan bir erkek, hem kendisi hem de babası müslüman olan bir kıza denk sayılamaz. Bunun gibi, kendi ve babası müslüman olan bir erkek, hem kendi hem de annesi ile babası müslüman bulunan bir kadının dengi ola-maz. Zamanımızda bir erkeğin kıymeti, ancak diploması ve parası ile kıyaslanmaktadır. Bu iki sihirli anahtar, pek çok kapıları açmakta ve kaleyi içerden fethetmektedir. Anne ve babalar, kıza takılacak zinetleri soruyor da, damat namzedinin müslüman olup olmadığını sormak lüzumunu bile duymuyorlar.

c) Dindarlıkta denklik:
Bundan kastedilen mânâ, erkeğin takva üzerine yaşaması; yani Al-lah Teâlâ'nın emrettiklerini yapıp, haram kıldığı hususlardan kaçması demektir. Fâsık olan bir erkek, sâliha bir kadına ve iyi bir adamın kızı-na denk sayılamaz. Kız, fâsika olsa bile, hüküm böyledir.

d) Hürriyette denklik:
Yalnız kendisi hür olup ana ve babası köle bulunan bir erkek, hem kendisi hem de babası hür olan bir kadına denk olamaz.

e) Malda denklik:
Malda denklikten maksad, erkeğin mehri muaccelini vermeye, sanatkâr olmayan erkeğin küçük yaşta bulunmayan zevcesini bir ay geçindirmeye; sanat sahibi ise, her günün nafakasını kazanmaya gücünün yetmesi demektir.

f) Sanatta denklik:
Bundan kastolunan mânâ, erkeğin vazifesinin ve takip ettiği kazanç yolunun kız babasının sanatına denk olması demektir.
Sayılan hususlarda erkeğin kadına denk olup olmadığının aranması, nikah akdinin yapılmasından önce olacaktır. Nikah yapıldıktan sonra kefâette düşme olsa nikâha zarar vermez.

Erkeğin kadına denk olup olmadığını aramak, ana ve babanın vazifesi olduğu kadar kadının da hakkıdır. Bir kadın, durumunu bilmediği bir erkeğe vardıktan sonra kendisine küfüv (denk) olmadığını öğrense, kusur ve ihmal kendisinin olduğundan dolayı, nikâhı fesh ettirmeye hakkı kalmaz. Böyle bir durum karşısında ancak velisinin nikâhı fesh ettirmeye hakkı vardır.