Malın ve Mal Sevgisinin Kötülenmesi

Ayetler
Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah'ı anmaktan alıkoymasın! Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.(Münafikûn/9)

Mallarınız ve çocuklarınız (sizin için) bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah'ın katındadır.(Teğâbün/15)

Bu bakımdan kim, malını ve evladını Allah katındaki sevaba tercih ederse, o zarar etmiştir ve açıkça büyük bir ziyana uğramıştır.

Kimler dünya hayatını ve süsünü isterse, onlara oradaki amellerinin karşılığını tamamen öderiz. Bu hususta onlara noksanlık yapılmaz.(Hûd/15)

Doğrusu insan azgınlık eder. Kendini müstağni gördüğü için.(Alâk/6-7)

Bu bakımdan günahtan dönüş ve ibâdete yöneliş, ancak yüce ve azîm olan Allah'ın kuvvet ve kudretiyledir.

(Mal ve evlât) çoğaltma yarışı, sizi oyaladı. (Tekâsür/1)

Hadîsler


Mal ve şeref sevgisi, kalpte nifakı bitirir; tıpkı suyun sebzeleri bitirdiği gibi.

Bir koyun ağılına salıverilen iki yırtıcı kurt, şeref, mal ve mertebenin müslüman kişinin dininde yaptığı tahribattan daha fazla tahribat yapamaz.1

Mal biriktirenler helâk oldular. Ancak Allah'ın kullarından şöyle ve şöyle (eliyle işaret etti) malı sarfedenler hariç! Onlar da pek azdır.2

Denildi ki: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Senin ümmetinin hangileri daha şerirdir?' Hz. Peygamber şöyle buyurdu: 'Zenginler'3

Sizden sonra bir kavim gelecek, en güzel şeyleri yiyeceklerdir. Atın bakımlısına ve her çeşidine bineceklerdir. Kadınların en güzellerini alacaklar. Elbiselerin en güzellerini giyecekler... Az ile doymayan karınları, çokla kanaat etmeyen nefisleri vardır. Dünyaya dalmışlar, sabah akşam dünyaya başvururlar. Dünyayı, ilahlarından başka ilah, rablerinden başka rab edinmişlerdir. Dünyanın emrine girerler, hevâ-i nefislerine tâbi olurlar. Bu bakımdan o zamana yetişen sizin zürriyetlerinizin zürriyetlerine, haleflerinizin haleflerine Abdullah'ın oğlu Muhammed'den bir tavsiyedir ki onlara selâm vermesin, onların hastalarını ziyaret etmesin, cenazelerinin kaldırılmasına katılmasın, büyüklerine hürmet etmesin. Bunları yapan bir kimse İslâm'ın yıkımına yardım etmiş olur.4

Dünyayı dünya ehline bırakın! Kim dünyadan kendisine yetecek olandan fazlasını edinirse, o bilmeden felâketini hazırlamış olur.5

Ademoğlu 'malım, malım' der. Acaba yiyip bitirdiğinden, giyip eskittiğinden, sadaka verip tükettiğinden başka malı var mıdır?6

Bir kişi şöyle sordu: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Ben neden ölümü sevmiyorum?'

-Senin malın var mı?

-Evet!

-O halde önce malını ver! Çünkü mü'min bir kimsenin kalbi malıyla beraberdir. Eğer malını kendisinden önce ahirete gönderirse, arkasından gidip malına yetişmeyi sever.
Eğer malı geride ise malıyla beraber geride kalmayı sever.7

Ademoğlunun dostları üçtür: Birisi, ruhun alınmasına kadar kendisiyle arkadaşlık yapar.

İkincisi kabrine kadar, üçüncüsü mahşer yerine kadar... Ruhunun alınmasına kadar arkadaşlık yapan, kişinin malıdır. Kabrine kadar arkadaşlık yapan ise kişinin aile efradıdır. Haşrine kadar kişiden ayrılmayan ise ameldir.8
Havarîler Hz. İsa'ya şöyle sordular: 'Sen neden su üzerinde yürüyebiliyorsun da bizim buna gücümüz yetmiyor?' Hz. İsa dedi ki: 'Dinar ve dirhemin sizin nezdinizdeki kıymeti nedir?' Havârîler 'Güzellik ve sevgidir' dediler. İsa (a.s) Fakat onların ikisi benim nezdimde toprakla eşittir!' dedi.

Selman-ı Fârisî, Ebu Derdâ'ya şöyle yazdı: 'Kardeşim! Sakın dünyadan şükrünü eda etmeyeceğini toplama! Çünkü ben Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu işittim:
Dünyada Allah'a itaat eden arkadaşı getirilir. Malı da önünde... Ne zaman köprü onu sarsarsa malı kendisine 'Git! Sen bende bulunan Allah'ın hakkını edâ ettin!' der. Sonra malı da omuzunda olduğu halde, dünyada Allah'a itaat etmeyen arkadaşı getirilir. Köprü kendisini sarstıkça malı kendisine 'Azap sana olsun! Neden bende bulunan Allah'ın hakkını eda etmedin?" der. Bu durum, kişi kendisine azap ve helâk isteyinceye kadar devam eder.9
Zâhidlik ve Fakirlik bölümünde, zenginliğin kötülenmesi ve fa-kirliğin medhi hakkında belirttiklerimizin tümü aynı zamanda malın kötülenmesi demektir. Bu bakımdan biz onları tekrar et-mekle sözü uzatmayacağız. Böylece dünyanın zemmi hakkında zikrettiğimiz herşey umumî mânâsı itibariyle malın kötülenmesini de kapsamaktadır. Çünkü mal, dünya rükünlerinin en büyüğüdür.

Biz, şimdilik özel olarak mal hakkında vârid olanları zikredelim.

Kul öldüğü zaman, melekler 'kendisinden önce ne gön-derdi?' derler. Halk da 'arkasından ne bıraktı?' diye sorarlar.10
Sakın gayr-ı menkul edinmeyin, yoksa dünyayı sevmiş olursunuz!

Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri

Bir kişi, Ebu Derdâ'ya (r.a) hakaret ederek kötü davrandı. Ebu Derdâ (r.a) şöyle dua etti: 'Yarab! Bana kötülük edenin bedenini sıhhatli kıl! Ömrünü uzat, malını çoğalt!'

Dikkat et! Ebu Derdâ, bedenin sıhhati ve ömrün uzamasıyla beraber malın çoğalmasını, belanın katmerlisi olarak görmüştür! Çünkü böyle olmak saldırgan olmasına sebep olur.
Hz. Ali eline bir dirhem para aldı ve sonra şöyle dedi: 'Sen benden çıkmadıkça bana fayda vermezsin!'

Hz. Ömer, Zeyneb binti Cahş'ın payını (Bahreyn malından) gönderdi. Zeyneb 'Bu ne malıdır?' diye sordu. Dediler ki: 'Ömer sana gönderdi!' Zeyneb şöyle dedi: 'Allah onu affetsin!' Sonra yanındaki bir bezi parçaladı. O parçalardan keseler yaptı. O gelen malı yakınlarının ve himayesinde bulunan yetimlerin arasında taksim etti. Daha sonra da iki elini kaldırarak şöyle dua etti: 'Yarab! Benim bu senemden sonra Ömer'in vereceği mal bana yetişmesin?'11 Böylece duası kabul oldu ve ilk ölüp de Hz. Peygamber'e iltihak eden zevcât-ı tâhirelerinden oldu.

Hasan Basrî şöyle demiştir: 'Allah'a yemin olsun! Parayı azîz eden bir kimseyi muhakkak Allah zelîl eder!'

Denildi ki: 'Dinar ve dirhem (altın ve gümüş paralar) ilk sikkelendikleri zaman İblis onları kaldırdı. Sonra alnına koydu, sonra öptü ve şöyle dedi: 'İkinizi seven benim kulum ve kölemdir!'

Semît b. Aclan12 şöyle demiştir: 'Dirhem ve dinarlar, münâfıkların gemleridir. O gemlerle münâfıklar ateşe doğru çekilirler!'

Yahya b. Muaz şöyle demiştir: 'Dirhem akreptir. Eğer onu güzelce afsunlayamayacaksan ona sahip olma. Çünkü o seni ısırırsa zehiri seni öldürür'.
Kendisine şöyle soruldu: 'Onu afsun etmek ne demektir?' şöyle cevap verdi: 'Helâlinden kazanmak ve hakkı olan yere harcamak demektir'.
Ulâ b. Ziyad şöyle demiştir: 'Dünya bana göründü, sırtında her türlü süs vardı. Ben (ey dünya) 'Senin şerrinden Allah'a sığınıyorum' deyince o şöyle dedi: 'Eğer Allah'ın seni benden korumasını istiyorsan dirhem ve dinardan nefret et'.

Bunun hikmeti şudur: Dirhem ve dinar dünyanın tamamıdır; zira onlarla dünyanın her çeşidine ulaşılır. Bu bakımdan onların ikisinden uzak duran bir kimse, dünyadan uzak durmuş olur ve bu mânâda şöyle denilmiştir: 'Ben gördüm! Bu bakımdan siz de ondan başkasını sanmayınız!'
(Gördüğüm) takvâ, şu dirhemin yanındadır. Ona sahip olduğun halde onu bırakırsan, bil ki senin takvân müslümanın takvâsıdır.

Yine bu hususta şöyle denmiştir: 'Sakın kişinin yamalı gömleği veya baldırının üstündeki kısa izarı veya secde eseri bulunan alnı seni aldatmasın! Ona parayı göster. Onun sevgisini veya takvâsını o zaman gör'.

Müslim b. Abdülmelik'den13 şöyle rivayet edilir: Ömer b. Abdülaziz ölüm döşeğinde iken huzuruna girdim ve dedim ki: 'Ey müminlerin emiri! Öyle birşey yaptın ki senden öncekilerin hiçbiri öyle birşey yapmamıştır: Çocuklarını ve yakınlarını parasız pulsuz bırakıp gidiyorsun!'

Zira Ömer b. Abdülaziz'in onüç çocuğu vardı. Ömer yanındakilere 'Beni oturtunuz!' dedi. Oturduktan sonra Müslim'e şöyle dedi: "Senin 'onlara para bırakmadın' sözüne gelince, ben on-ların hakkı olan birşeyi onlardan menetmiş değilim ve başkasının hakkını da onlara vermedim. Ancak benim evladım da şu iki kişiden biridir: 'Ya Allah'a itaat eder, Allah ona kâfidir -sâlih kimselerin velisi Allah'tır- veya Allah'a isyan eder, bu takdirde nereye düştüğü beni ilgilendirmez".

Muhammed b. Ka'b el-Kurazî büyük bir serveti Allah yolunda infak etti. Kendisine denildi ki: 'Bu serveti senden sonra çocuklarına bıraksaydın! (olmaz mıydı?)' O cevap olarak 'Hayır! Servetimi rabbimin katında nefsim için azık yapıyorum. Rabbimi de çoluk çocuğuma azık yapıyorum; onları rabbime teslim ediyorum' dedi.

Bir kişi Ebu Abdirabbihi'ye14 şöyle dedi: 'Ey kardeşim! Sakın şer ile Allah'ın huzuruna gidip çocuklarını hayr ile bırakma!' Bunun üzerine Ebu Ahdirabbihi, malından yüzbin dirhemi Allah yolunda infak etti.

Yahya b. Muaz şöyle demiştir:

-İki musibet vardır ki öncekiler ve sonrakiler onların benzerini işitmemişlerdir. Onlar, ölüm çağında kula isabet ederler.

-O iki musibet nedir?

-Bütün malı kendisinden alınır ve bütün malından ötürü de hesaba çekilir!


___________________________
1)Tirmizî, Nesâî
2)Taberânî, İmam Ahmed
3)Bu garib hadîs'tir. Irâkî bu ibare ile görmediğini kaydettikten sonra,
Taberânî ve Beyhâkî'nin başka bir lâfızla rivayet ettiğini söylemektedir.
4)Taberânî
5)Bezzar
6)Müslim
7)Irâkî bu hadîse rastlamadığını söylemektedir.
8)İmam Ahmed, Taberânî
9)Beyhâkî
10)Beyhâkî
11)Burada Hz. Peygamber'in bir mucizesi tahakkuk etmiştir. Çünkü birgün,
bütün hanımlarıyla otururken 'Sizin en cömertiniz hanginiz ise o hepinizden
önce bana iltihak edecektir!' demiştir, (Müslim) Hz. Peygamber'in zevceleri
arasında Zeyneb'den daha cömerti yoktu...
12)Seybanlı ve Basralıdır.
13) Bu zat, Abdülmelik b. Mervan'ın oğludur.