1.Ucb'un Zemini ve Afetleri

Ucub, gerek Allah'ın Kitabı'nda ve gerekse Hz. Peygamber'in sünnet-i seniyyesinde kötülenmiştir.

Ayetler

Andolsun Allah size birçok yerlerde, Huneyn gününde de yardım etmişti. Hani (o gün) çokluğunuz sizi böbürlendirmişti. Fakat size hiçbir yarar da sağlamamıştı. Bütün genişliğine rağmen yeryüzü başınıza dar gelmişti, nihayet bozguna uğrayarak arkanızı dönmüş (kaçmaya başlamış)tınız.(Tevbe/25)

Allah Teâlâ bu ayet-i celîleyi onların ucb'a kapılmasını kötülemek sadedinde indirmiştir.
Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Allah onlara ummadıkları yerden geldi.(Haşr/2)

İşte görüldüğü gibi Allah Teâlâ, kâfirlerin kaleleri ve kuvvetleriyle ucb'a kapılmalarını kötülemektedir.

Onlar dünya hayatında bütün çabaları boşa gitmiş olan ve kendileri de iyi iş yaptıklarını sanan kimselerdir.(Kehf/104)

Bu da çalışmakla ucb'a kapılmaya dönüşür. İnsanoğlu bazen isabetli bulduğu bir hareketinden dolayı ucb'a kapıldığı gibi, yanlış olan bir hareketiyle de ucb'a kapılır.
Hadîsler

Üç haslet vardır. Onlar helâk edicidirler: 1. İtâat olunan cimrilik, 2. Arkasından gidilen hevâ-i nefis, 3. Kişinin nefsini beğenmesi neticesinde ucb'a düşmesi

Hz. Peygamber (s.a) Ebu Salebe (el-Hüşenî'ye), ümmetin sonunu zikrederken şöyle buyurmuştur:

Sen itâat olunan bir cimriliği, arkasında gidilen bir hevâ-i nefsi ve her rey sahibinin reyini benimsemesini gördüğün zaman, nefsini kurtarmaya çalış!78

İbn Mes'ud şöyle demiştir: 'Helâk olmak iki haslettedir: a) Allah'ın rahmetinden ümitsiz olmak, b) Ucb'a kapılmak.

İbn Mes'ud bu iki hasleti şu hikmetten dolayı bir arada zikretmiştir: Zira saadet ancak çalışmak, aramak, ciddiyet ve gayretle elde edilir. Ümitsiz bir kimse ise ne çalışır ne arar. Ucb'a kapılan bir kimse ise, saadete erdiğine inanır. Muradını elde ettiğine kanaat getirir ve dolayısıyla çalışmaz. Çünkü var olan birşey aranmaz. Muhâl olan birşey de aranmaz. Ucb'a kapılan bir kimsenin inancına göre saadet vardır ve kendisi de o saadete ulaşmıştır.

Ümitsiz bir kimse ise saadeti elde etmenin imkânsız olduğuna inanır. İşte bundan dolayı İbn Mes'ud. bunların ikisini bir arada zikretmiştir.

Artık kendinizi övüp yüceltmeyin!(Necm/32)

İbn Cureyc79 der ki: 'Bu ayet-i celîlenin mânâsı, 'bir hayrı işlediğin zaman 'Ben onu işledim' demendir'.

Zeyd b. Eslem de ayete şu şekilde mânâ vermiştir: 'Nefsinizi hayır yapar ve hayır sever sanmayınız', İşte ucb' un mânâsı budur.

Talha80 Uhud gününde, kendi vücuduyla Hz. Peygamber'i düşmanın oklarından ve saldırısından korudu. Bedenini Hz. Peygamber'in önünde siper yaptı. Hatta kolu isabet aldı. Sanki bu büyük fiili, taaccübe kapılmasını gerektirdi; zira o canını Hz. Peygamber'e fedâ etti. Hz. Ömer, onda, bu durumu sezmiş ve şöyle demiştir: 'Hz. Peygamber'le beraber Talha'nın eli isabet aldığından bu yana Talha'da bir ucub vardır'. Fakat ondan ucbunu izhar ettiğine ve herhangi bir müslümanı hakir gördüğüne dair birşey nakledilmemiştir.

Şûra heyeti hakkında İbn Abbas, Hz. Ömer'e dedi ki: 'Sen Talha hakkında ne düşünüyorsun?' Hz. Ömer şöyle dedi: 'Onda ucub vardır'.

Madem Talha gibi büyük insanlar ucubdan kurtulamıyorlar, acaba sakınmadıkları halde zayıflar nasıl kurtulabilir?

Mutarrıf b. Abdillah şöyle demiştir: 'Eğer ben geceyi uyuyarak geçirir, sabahleyin gecemi bu şekilde geçirdiğimden dolayı pişmanlık duyarak sabahlarsam böyle olmam, geceyi ibâdetle geçirip sabahleyin ucb'a kapılarak sabahlamamdan bana daha sevimli gelir'.

Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

Eğer siz günah işlememiş olsaydınız, sizin için günahtan daha büyük olan bir şeyden korkardım. (O da) ucub'dur.

İşte görüldüğü gibi Hz. Peygamber, ucb'u günahlardan daha büyük göstermiştir.
Bişr b. Mansur görüldüğü zaman Allah ve ahiret günü hatıra gelirdi. Bişr'i bu mertebeye ulaştıran şey, ibâdete devamlılığı idi. Birgün arkasında bekleyen biri olduğu halde, namazını uzattı. Bişr, arkada bekleyen insanın bunu iyiliğine yorumlayacağını sezince namazı bitirdi ve adama şöyle dedi: 'Benden gördüğün ibâdet seni hayrete sevketmesin. Çünkü İblis uzun bir müddet meleklerle beraber Allah'a ibâdet etti. Sonra bugünkü durumuna düştü'.

Hz. Aişe'ye denildi ki: 'Kişi ne zaman kötülük yapmış olur?' Cevap olarak dedi ki: İyilik yaptığını sandığı zaman'.

Sakın sadakalarınızı minnet edip başa kakmak ve eziyyet vermek suretiyle iptal etmeyiniz.
(Bakara/264)

Minnet etmek, sadakayı çok saymanın neticesidir. Ameli büyük saymak ise ucbun ta kendisidir. Bu bakımdan bununla anlaşıldı ki ucub gerçekten kötüdür.

___________
78)Ebu Dâvud, Tirmizî, İbn Hâce
79)Adı Abdülmelik b. Abdülâziz el-Kureyşî'dir
80) Talha b. Ubeydullah et-Teymî el-Kureyşî'dir. Cennetle müjdelenen on kişiden biridir.