Giriş

Emirlerin hazineleri elinde bulunan, hayır ve şerlerin anahtarları kudretine bağlı bulunan Allah'a hamd olsun! O Allah ki dostlarını karanlıklardan nûra çıkarır. Düşmanlarını gururun felâketlerine daldırır. Salât ve selâm, mahlûkatı şek ve şüphe zulmetinden çıkaran efendimiz Hz. Muhammed'in, Allah yolunda şeytanın aldatmasına kurban gitmeyen ve dünya ile aldanmayan âlinin ve ashabının üzerine olsun! Zamanların akıp gitmesi, saatlerin ve ayların birbirini takib etmesi müddetince devam eden bir salât...

Saadetin anahtarı uyanıklık ve sezgidir. Şekavetin kaynağı gurur ve gaflettir. Bu bakımdan Allah Teâlâ'nın kulları üzerinde iman ve marifetten daha büyük bir nimeti yoktur.

Basiretin nûruyla kalbin inşiraha kavuşmasından başka Allah'a ulaştıran bir vesile mevcut değildir. Küfür ve masiyetten daha büyük bir azap düşünülemez. Küfür ve masiyete, cehalet zulmetinden meydana gelen kalp körlüğünden başka çağırıcı yoktur. Bu bakımdan akıllıların ve basiret sahiplerinin kalpleri şöyledir:

Allah göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. Lamba cam içindedir. Cam, sanki inciden bir yıldız. Ne doğuya ne batıya ait olmayan mübarek bir zeytin ağacının yağından tutuşturulur. (Öyle mübarek bir ağaç) ki neredeyse, ateş dokunmasa da ışık verir. Işığı parıl parıldır.(Nûr/35)

Yahut (onların işleri) engin bir denizdeki karanlıklar gibi-dir. (Bir deniz) ki üstünü bir dalga örtüyor. Üstünden bir dalga daha... Onun üstünde de bir bulut. Birbirinin üstüne yığılmış karanlıklar. İçinde bulunan kimse elini çıkarsa nerdeyse onu dahi göremez. Allah bir kimseye nûr vermedikten sonra onun nûru olmaz!(Nûr/40)

Akıllılar o kimselerdir ki Allah onları hidayet etmek istemiş, dolayısıyla göğüslerini İslâm'a ve hidayete açmıştır. Mağrurlar o kimselerdir ki Allah onları dalâlete götürmek istemiş, dolayısıyla göğüslerini daracık yapmıştır. Sanki göğe çıkıyormuş gibi zorluk içerisindedirler. Mağrur o kimsedir ki basireti, nefsinin hidayetine kefil olmasın diye durulmamıştır. Körlük içerisinde kalmış, hevâ-i nefsini önder ve şeytanı rehber edinmiştir.
Kim bu dünyada kör ise o, ahirette de kördür ve yol bakımından daha sapıktır.
(İsra/72)

Gurur'un bütün şekavetlerin, helâk edicilerin kaynağı olduğu bilindiği zaman, mutlaka onun giriş ve akış noktalarını ve kendisinde gurur'un meydana geldiği yerlerin tafsilâtını izah etmek gerekir ki onu bildikten sonra mürîd ondan sakınsın ve korunsun. Bu bakımdan muvaffak olanlar, âfetlerin ve fesadın giriş noktalarını tanıyan ve onlardan sakınan kimselerdir. Onlar ki azm ve basiret üzere işlerini bina etmişlerdir. Biz gururun akış merkezlerinin cinslerini, sâlihler, âlimler ve kadılardan mağrur olanların sınıflarını izaha çalışacağız. O mağrurlar ki zâhiri güzel, içi çirkin olan şeylerle aldanmışlardır. Biz bunlardan ötürü gurura kapılmalarının sebebine işaret edeceğiz; zira bu her ne kadar sayılmayacak kadar fazla ise de teker teker sayılmaya ihtiyaç bırakmayacak misallere dikkati çekmek mümkündür.

Mağrurların sınıfları çoktur. Fakat onları dört sınıfta toplamak mümkündür: Birinci sınıf âlimlerden, ikinci sınıf âbidlerden, üçüncü sınıf mutasavvıflardan ve dördüncü sınıf şehvet sahiplerindendir. Bu sınıfların herbirinden gurura kapılan birçok fırkalar vardır. Onların gurur cihetleri de değişiktir. Bu bakımdan onlardan kimi münkeri mâruf (kötüyü iyi) görür. Tıpkı haram maldan toplayıp süslenenler gibi... Onlardan diğer bir grup kendi nefsi için çaba sarfettiği şey ile Allah rızası için çaba sarfettiği şeyi ayırdedemez. Bu da gayesi, halkın nezdinde kabul edilip dünya mertebesine varmak olan vâiz gibidir. Onlardan diğer bir grup en mühim vazifeyi terkeder, başka işlerle meşgul olur. Diğer bir grup farzı terkeder, nafile ile meşgul olur. Onlardan diğer bir grup özü terkeder, kabukla meşgul olur. Tıpkı namaz hususunda hedefi, harflerin mahreclerini tashih etmek olan kurrâ (Kur'an okuyucusu) gibi... Bu giriş noktalarından başka birçok noktalar vardır ki bu noktalar ancak mağrurların sınıflarını açıklamak ve misaller vermek suretiyle vuzuha kavuşurlar. Öyleyse biz önce âlimlerin gururunu belirtmekle işe başlayalım. Fakat bunu gururun zemmini, hakikatini ve tarifini beyan ettikten sonra zikredeceğiz.