Ey bu vatan gençliği! Zinaya yaklaşmayın

Kısaca, "gayri meşru cinsel ilişki" olarak tanımlayabileceğimiz zina, dinimizde kesinlikle yasaklanmıştır.Çok büyük bir günah olan zinanın dünyevî ve uhrevî cezası büyük olduğu gibi, ondan kaçınmanın sevabı da çok fazladır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadis-i şerifte, zinadan kaçınmanın ahirette kazandıracağı muhteşem avantajı şöyle açıklar: "Yedi kimseyi Allahü Teâlâ kendi gölgesinden başka gölgenin olmadığı (kıyâmet) gününde kendi gölgesinde gölgelendirecektir: Adâletli devlet reisi, Rabbine ibâdet yolunda serpilip büyüyen genç, gönlü mescidlere bağlı kimse, Allah yolunda birbirini sevip buluşan ve bu yolda ayrılan iki kimseden her biri, makam sahibi güzel bir kadın onu istediğinde, 'Ben Allah'tan korkarım' diyerek (o günahı işlemeyen kişi), sağ elinin verdiği sadakayı sol eli bilmeyecek kadar (gösterişsiz) gizli sadaka veren adam, tenhada Allah'ı zikredip de gözü dolup taşan kişidir." Bu hadiste siz gençleri doğrudan ilgilendiren birkaç madde var. Özellikle zinadan kaçınmakla ilgili bölüm günümüzde büyük bir önem kazandı. Her gün sayısız günahla karşılaşıyorsunuz. Bunlardan kaçındığınız ölçüde dünyadaki mutluluğunuz ve ahiretteki rahatınız artıyor. Bazı gençler, karşılaştıkları bir ilişki fırsatını reddetmeden değerlendirdiklerini anlatırken, "Hiç affetmem" diyerek çok aşağı ve iğrenç bir yaklaşım sergiliyorlar. Yazık ki, ahirette, güneş bir mil mesafede herkesin tepesinde, insanlar günahı nispetinde ter denizi içinde yüzerken, milyarlarca insanın gözü önünde hesabı görülürken utancından başını önüne eğmiş vaziyette itiraf edeceği bir günahını, "övünerek" anlatıyorlar. Oysa bu günahtan şiddetle kaçınmak, eğer bilinçsiz bir şekilde girilmişse, tevbe edip istiğfar etmek gerekir. Burada, zinadan kaçınan gençlerin Allah katında nasıl takdir edildiğini anlatmak için iki olay aktarmak istiyorum. İmam-ı Gazalî'nin anlattığına göre, Süleyman bin Yesar çok yakışıklı bir delikanlı idi. Bir gün hanımın biri yanına sokularak ondan cinsel yakınlık istedi. Süleyman reddetti ve kadını evinde bırakarak kendisi uzaklaştı. O gece rüyasında Hz. Yusuf'u (a.s.) gördü. Ona: - Sen Yusuf musun, diye sordu. O da: - Evet, ben azmeden Yusuf, sen azmetmeyen Süleyman'sın, cevabını verdi. Kendisine Züleyha'nın âşık olduğu Hz. Yusuf, böylece şu anlamdaki ayeti hatırlatmış oldu: "İnanınız ki, kadın ona tevecüh etmiş, Yusuf da ona teveccühp etmişti, Rabbinin bürhanını görmeseydi..." Yine aynı zat bir arkadaşıyla hacca gitmek üzere Medine'den yola çıkar. Bir yerde konaklarlar ve arkadaşı pazara bir şeyler almaya gider. Bu sırada yanına gelen çok güzel bir kadın kendisine birlikte olma isteğinde bulunur. Bunun üzerine iffet ve takva timsali olan Süleyman b. Yesar: - Seni bana şeytan gönderdi, der ve başını öne eğerek ağlamaya başlar. Kadın bu durumu görünce oradan uzaklaşır. Süleyman, Mekke'ye varıp tavaftan sonra uyuduğunda yine Hz. Yusuf'u rüyasında görür ve onun tarafından takdir edilir. Yine İmam-ı Gazalî'nin İhya'sında anlatılan bir olayda, zinaya teşebbüs eden bir kimsenin vazgeçip tevbe etmesi üzerine bir bulutun başında gölge ettiği belirtilir. Peygamberimiz (s.a.v.) ise, bir yolculuk esnasında geceyi geçirdikleri mağaranın kapısını kapatan büyük bir kaya parçasının açılması için dua eden üç kişiden bahseder. Bunlar kapının açılması için geçmişte yaptıkları iyi bir işin hürmetine dua ederler ve her bir duadan sonra kapı bir miktar açılır. Bunlardan birisi, anne baba hakkına tam dikkat eden kişi, diğeri işçi hakkını gözeten patron, üçüncüsü de, zinadan kaçınan bir gençtir ki, yardıma muhtaç olan amcasının kızına birlikte olmak şartıyla 120 altın verir. Kızın, "Allah'tan kork" demesi üzerine onu çok sevdiği halde günahtan vazgeçer ve verdiği altını da geri almaz. İşte zamanımızın gençleri olarak sayısız günahla karşı karşıyasınız. Bunlardan kaçınmanız durumunda Cennette Hz. Yusuf'a komşu olmak ihtimali var. Onun kazandığı "zinadan kaçınma" sevabından sizin de almanız mümkün. Bunun için insanı günaha götüren bütün yollardan kaçınmanız ve manevî donanıma sahip olmanız şarttır. Bunun için kötü arkadaşlardan uzak durmak ve iyi dostlar edinmek gerekir. Gençlik döneminde kurulan arkadaşlıklar, sizi günaha değil, iyiye ve güzele teşvik etmelidir. Bildiğiniz gibi, lise ve üniversite yılları arkadaşlığın en tatlı ve samimî olduğu dönemdir. Dikkat ederseniz, öyle gençler vardır ki, birbirlerinden hiç ayrılmazlar. Birlikte ders çalışır, birlikte gezer, birlikte gelip giderler. Hatta aynı sırayı paylaşırlar. Birbirlerini o kadar severler ki; gücenirler, alınırlar, nazlanırlar, sitem ederler. Bazen küstükleri bile olur. Ama bir bahaneyle hemen barışırlar. Bir cesette iki ruh gibidirler çünkü. Ayrı ayrı yapamazlar. Eğer böyle bir arkadaşınız varsa, birbirinizi iyiye teşvik etmek, kötülükten engellemek ve korumak için sözleşemez misiniz? Üstelik birkaç kişiden oluşan bir arkadaş grubunuz varsa, hepiniz birbirinize bu konuda yardım edebilirsiniz. Eğer ailenizdeki fertlerle sağlıklı bir iletişim kurmuşsanız, onlar da sizin koruyucu meleğiniz olabilir bu konuda. Bu zamanın şeytanî taarruzlarına karşı bütün tedbirleri almakla ancak mücadele edebilirsiniz. Zinadan kaçınmada istimnanın yeri Rabbimizin bize verdiği duyguları doğru tatmin etmenin en iyi yolu, onları fıtrî ve normal bir şekilde kullanmaktır. Cinsel arzuların meşru dairede tatmin yöntemi de, evliliktir. Bunun dışındaki usuller, normalden sapmadır. Cinsel arzuları tatmin için gençler arasında yaygın olarak kullanılan bir yöntem masturbasyondur. İstimna veya elle tatmin de denilen bu yöntem, sağlık ve din açısından uygun görülmemiştir. Bazı gençler üzerlerindeki cinsel baskıyı hafifletmek için ara sıra bu yola başvururken, bir kısmı bunu bir çeşit zevk vasıtası olarak görmektedir. Genel olarak elle tatmin vücut fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Başta merkezî sinir sistemi olmak üzere bazı organ ve dokularda değişik hasara yol açar. Psikolojik açıdan da gençleri sıkıntıya sokar, günahkârlık buhranı yaşatır. Her şeye rağmen elle tatmin için genel geçer bir kuraldan söz edemeyiz. Kişinin fizyolojik yapısı, bulunduğu ortam ve şartlara göre farklı değerlendirmeler sözkonusudur. Söz gelişi, cinsel tahriklerle sürekli uyarılan bir gençle, arzularını pornografik filmler izleyerek canlı tutmaya çalışan bir orta yaşlının durumu aynı değildir. Yine evliyle bekâr, tahrik edici bir ortamda bulunan kimseyle sakin bir ortamda bulunan kişiyi aynı kategoride değerlendiremeyiz. Belki garip gelecek ama, eşiyle sağlıklı bir ilişki kurmak yerine istimna yolunu seçen evliler var. Bunların durumu hiçbir şekilde hoş görülemez ve büyük bir günah işlemiş olurlar. İstimna hakkında dinimizde mezheplere göre değişen farklı görüşler vardır. Bir kısmı bunu kesinlikle reddederken, bazısı "vücuttan kan aldırmak gibi" görmektedir. Ancak masturbasyonu reddedenlerin de görüşü, "ağır cinsel tahrik ve uyarılma durumunda olan bir gencin, evlenme imkânı yoksa, zinaya düşme tehlikesi karşısında, aşırıya gitmemek şartıyla, elle tatmine başvurabileceği" şeklindedir. Bu görüşü biraz açmak gerekirse şu kuralları çıkarabiliriz: 1. Eğer gençseniz ve tahrik edici bir ortamda bulunmak zorundaysanız, 2. Siz istemeseniz de, okulda, çarşıda, otobüste sizi rahatsız eden cinsel uyarılmayla karşı karşıya iseniz, 3. Mevcut imkânlarınızla evlenmek ve bir aileyi geçindirmek imkân ve şartlarından mahrumsanız, 4. Eğer rüya ve benzeri yolla uykuda iken ihtilâm olmanız mümkün olmamış veya gecikmiş ise, 5. Boşalmadığınız takdirde zinaya veya diğer günahlara girme tehlikeniz varsa, 6. Aşırıya gitmemek, bunu bir zevk vasıtası hâline getirmemek kaydıyla masturbasyon denilen elle tatmin yoluna başvurabilirsiniz. Bunda aşırı gitmek yanlış olduğu gibi, yaptıktan sonra günah bunalımına girip kendinizi hep suçlamak da doğru değildir. Ne yapalım, berbat bir asırda yaşıyorsunuz. Çok çetin şartlar altında, ağır imtihanlardan geçiyorsunuz. Ağır bir baskı ve şiddetli bir tahrik altındasınız. Rabbimizin rahmetinden ümit ediyoruz ki, bu asrın gençlerine yaşadıkları çağın ağır şartlarına göre muamele etsin. Madem ki, bazı mezhep imamları elle tatmine daha ılımlı yaklaşmış. Yukarıdaki şartları da nazara alarak hareket etmenizde bir sakınca yoktur. Şunu da belirtelim ki, elle tatmin çabası arttıkça, Rabbimizin fıtrî boşalma yolu olarak bize verdiği uykuda iken ihtilâm olma durumu azalır. Her zaman ve zeminde en iyisi, kalbinizi, aklınızı, ruhunuzu ulvî düşüncelerle ve gayelerle doldurup böyle yollara muhtaç olmamanızdır. Fakat maddeten ve manen cinsel duygularınızı dizginlemek için her yola başvurup başarılı olamamışsanız, daha büyük bir günaha girmemek için bu yöntemi, aşırıya gitmeden kullanabilirsiniz. Bunun ölçüsü, kişilere göre değişir. Herkes kendisini daha iyi tanır. Kendinize göre bir ölçü belirleyin ve bunun dünyanızı karartmasına izin vermeyin.

Cemil Tokpınar


1 yorum

güzel yazı

iyi bir anlatımla güzel yazılmış cemil beyin eline ağzına sağlık

20.02.2007 - Ziyaretci

Konular