Büyük Günahlar,Yanlışlar ve Hatalar Küçüklerin Toplamıdır

Büyük yanlışlar küçük yanlışların toplamıdır. Bütün büyük hatalar küçük hataların toplamıdır. Bütün büyük kusurlar küçük kusurların toplamıdır, Bütün büyük günahlar küçük günahların toplamıdır. Bütün büyük zinalar küçüklerin toplamıdır. Küçük damlalar büyür selleri, küçük yağmurlar büyük sağanakları, küçük rüzgârlar büyük kasırgaları netice verir. Hep küçük gördüğümüz basit gördüğümüz ne olur dediğimiz bir kereler binler defalara döner. Bir kereler milyonlara ulaşır. Bir defacıklar binler bağımlılıklar meydana getirir.Bir kere başlar sigara içmeye insan, bir kerecik içmeye özenir, bir kerecik bir erkek ile yada bayan ile konuşmaya merak salınır, bir kerecik kumar oynayayım denilir, bir kerecik öpeyim, bir kerecik söyleyeyim denilen şeyler bir bakılır binler, on binler, milyonlar olmuş.

Sonra ardı sıra, peş peşe, üst üste olaylar gelişir. İşler şeytanın yardımıyla tıkır takır işlemeye başlar.Küçük basit sıradan normal görülmeye başlayan ilişkiler durumlar hadiseler geriye dönüşün olmayacağı hal alır.Gelinen noktalar düğümlenen kilitlenen bir hale gelir.Bir hedefe oyuna kurala duruma kilitlenildiği için geride bırakılanlar pek düşünülmez.Bütün değerler yok sayılır.Evlatlar mallar canlar ilişkiler göz ardı edilir.Göz görmez vicdan işitmez kalp anlamaz bir hal alır.Bütün suçlar ilişkiler zinalar haramlar günahlar ve cinayetler hep bu noktalarda işlenir.Gözün kör vicdanın sağır kalbin topal olup hiç kimseyi hiçbir uyarıyı hiçbir ihtarı ikazı dinlemeyip duymadığı bir eşik noktasında gerçekleşir.Bu haleti ruhiyede Yayından fırlamış ok gibi uçurumdan atılan taş gibi yıkılan apartman gibi gökten düşen insan gibi geri dönüş olmaz.Olsa da orada Allahın rahmeti tecelli etmiştir.Hz Yusuftan murat almaya kalkışan sultanın eşine fıtraten meyil ettiği anda rahmetin devreye girip onu uyandırması gibi durumlar hariç varılan sonuçta ulaşılan hedef hep aynıdır.

Akıl ve fikir sukut edip hislerin şehvetin öfkenin ve gadabın ve hiddetin ve hislerin galip geldiği bütün bu zaman dilimlerinde yasak edilmiş olan ilahi suçlar işlenir. Aklın devre dışı kaldığı bu zaman dilimlerinde bu günahlar işlenir. Hislerin devreye girip aklın muhakemesinin devreden çıktığı bu zaman ve vakit dilimlerinde şehvetin hislerin gadabın baskısıyla işlenecek hatalar kusurlar ve günahlar çok basit görünür. Çok ağır görülmez. Göz önünde kıymeti olmaz.

Şeytanın ve nefsinde yardımı ile seve seve korkmadan sakınmadan çekinmeden işlenen suç günah ya da haram olan fiiller şehvet muradını hisler isteğini arzular teskinini aldıktan sonra birden ağırlaşmaya başlar. Bedenin vicdanın aklın kalbin imanın ahlakın dinin af etmeyeceği ya da zor affedeceği düşünüldüğü hallere girer. Hafife alınan basit görülen göz kırpmadan çekinmeden işlenen günahlar hatalar haramlar ve yanlışlar ve suçlar pişmanlığın ağırlığını taşımayacak hale gelir. Kimisi bu günahın haramın hatanın pişmanlığı ile bunalımlara intihara alkole hastalığa psikolojik biyolojik bunalımlara düşer. Hatta intihara kadar gider.

Kimselere açıklanmayacak kadar büyük hatalara düşmenin verdiği sıkıntı azap günah sahibini mahveder. Hayatından evinden ailesinden sevdiklerinden uzaklaştırıp kendinden nefret ettirip kendini onlara layık görmeyecek hale getirir. Bu hatalara nasıl neden niçin nasıl düşüldüğünün sorgusu suali beyni aklı kalbi hisleri bedeni yer bitirir. Başta zevk lezzet mutluluk heyecan saadet veren haller elem keder üzüntü pişmanlık korku endişe vermeye başlayınca günaha karşı hatayla karşı kendisine karşı nefret öfke kızgınlık başlar. Bu kendine kızma halinden dolayı boşananlar kendini asanlar öldürenler evini terk edenler evden kaçanlar sukut edenler delirenler küçümsenmeyecek kadar çoktur.

Başı heyecan sonu keder başı heyecan sonu pişmanlık başı merak sonu nefret başı tatlılık sonu acılık başı muhabbet sonu nefret olan bu hallerin çıkış noktası küçük basit görülen masum görülen haller durumlardır. İlahi kanunlar ile vicdanı ve ahlaki kanunlara riayet edilmemesidir. Başta hataya günaha suça zemin hazırlayacak olan başlangıcı kesmemektir. Hüsnü niyet ile olaya işe bakmaktır. Başkalarında yaşanan olaylardan ders almayıp onlardan ibret almamaktır.

Mesela evli bir kadın kendisine mahrem bir erkekle sanalda ya da başka bir ortamda konuşmaya başlar. Zaman ilerler ilerledikçe masum sohbetlerin konuşmaların mecrası değişir. Aradan kardeşlik çıkar muhabbet sevgi ve aşk girer. Bu aşk sevgi girdikçe eş çocuk vicdan ahlak değerler çıkmaya başlar. Akıl fikir hisler bu kişiye odaklanınca akıl vicdan devre dışı kalır. Göz artık görmez olur. Akıl fikir kalp düşünce hisler yabancı aşığa sevgiliye döner. Göz kimseyi görmez. Akıl ondan başkasını düşünmez. Bu karmaşık ve gayri meşru ilişkide iki netice meydana gelir. Birinci netice yasak aşkın yasak bir ilişki ile sonlanması ya da iki tarafın boşanıp evlenmesi. Daha çok görülen sonuç işe zina fiilini işleyip iş bittikten sonra ayrılmak ve herkesin kendi yoluna gitmesidir.

Ama bazen işler ters gider. Gayri meşru ilişki gayri meşru çocuk netice verir. Ve bu yasak meyve öldürülmeyecek bir noktaya geldiği için iş içinden çıkılmaz hale gelir. Ve olan bayana olur. Erkek çekip gider. Kadın ise kalır gayri meşru bir evlat ile ortada. Bu çaresizlik içerisinde ortada kalmışlık günahını kimselere anlatmamanın verdiği azap ile yanıp kavrulur. Başından yalana dolana harama dolanan bu sürecin sonunda ya yalan ile devam ettirilecek ya da yalan ve dolana razı olmayıp gerçekler söylenecektir. Yalana devam edilse de bir gün bu çocuğun eşine ait olmadığı zilleti ile yüz yüze olmak tehlikesi olacaktır. Çocuk öldürülmeye niyet edilse devreye analık ve vicdan girdiği için çaresizlik daha artacaktır.içiresine düşülen halet her taraftan çıkışı olmayan yol gibi dipsiz kuyu gibi sonu olmayan deniz gibi .

Aslında sürecin başında bu yasak ilişkiye aşka duruma harama kıyılıp vazgeçilse belki bu noktalara gelinmeyecek. Bin çaresizlik içerisinde kavranılmayacaktır. Sürecin başında namus ve şerefe sahip çıkılıp ona kıyılmasaydı bu acı neticeler vücuda gelmeyecekti. Bu öteki suçlar hatalar günahlar haramlar içinde geçerlidir. Sürecin başında karşısındakini kandırma hali kesilip vazgeçilse sonunda daha büyük kandırmacalar olmayacaktı. Sürecin başında ilişkinin boyutu küçük ve basit görülmese idi böyle büyük ve acı neticeler felaketler meydana gelmeyecekti. Bütün büyük ağır sonuçlar meydana getiren hatalar küçüklerin toplamlarından meydana gelmiştir. Hep sürecin sonunda gülmelerin ağlamalara sevinçlerin üzüntülere aşklar yalana, muhabbetlere nefrete sevgilerin iğrençliğe samimiyetlerin uzaklaşmalara vardığı görülmektedir.

Küçük korkuların büyük kâbuslara küçük olayların büyük hadisatlara küçük adımların büyük koşmalara küçük ilişkilerin büyük kördüğümlere küçük mutlulukların büyük acılara küçük başlangıçların büyük hüsranlı sonlara dönüşmemesi için ilahi yasaklara ahlaki değerlere vicdani kurallara riayet tevilsiz şartsız ve itirazsız riayet edilmesi elzemdir. Etmeyenin pişmanlığı gözyaşı elemi kederi felaketi acısı ve derdi ve bunalımı ve çaresizliği çok büyük olur. Kendisini kör kuyularda, uçsuz bucaksız çöllerde, vahşi hayvanların içerisinde, karanlık zindanda, bataklıkta sahipsiz kimsesiz ve çaresiz hisseder. Sesiz çığlıklarını kimselere duyuramaz. Allahtan başka ona yardım edecek hiç kimse kalmaz. Vesselam./Tahkik.Org


Konular