HASTA ZİYARETİNDE ÖLÇÜ

Müslüman bir kimse için hasta ziyareti, İslâmî bir vazifedir. Bu mü-kellefiyeti yerine getirmemek, âhiret hayatında sorumlu olmaya sebep olur. Bu iddiamızı bir hadis-i kudsî ile vesikalandırmak isteriz: Aziz ve Celil olan Allah, kıyamet günü (bir kula hitaben) şöyle buyuracak: Ey Âdem oğlu! Ben hastalanmıştım da sen beni ziyaret etmedin. Kul: "Ey Rabbim! Sen âlemlerin Rabbisin. Ben, seni nasıl ziyaret edebilirim?" der. Cenâb-ı Hak: "Bilmiyormusun, falan kulum hastalandı da sen onu ziyaret etmedin? Bilmiyor muydun ki, şayet sen onu ziyaret etseydin beni (m rızamı) onun yanında bulacaktın... (1).

İnsânî kemâlâtın zirvesinde bulunan Peygamberimiz Hz. Muham-med (s.a.v.),
kendisine hizmet eden bir Yahudi çocuğunun hastalandığını duyunca onun ziyaretine ve "geçmiş olsun" demeye gitmişti. Bahsi geçen gencin son saatlerini yaşadığını anlayınca ona İslâm dinini kabul etmesini telkin etti ve o da bu teklifi kabul etti (2). Âlemlere ve âdemlere rahmet olarak gönderilen Resûl-i Ekrem, dışarıya çıkınca "Onu ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun" diyerek Cenâb-ı Hakk'a şükranını dile getirdi.

Bir müslümanın diğer mü'minler üzerinde bir takım hakları vardır. Bu hakları zamanında sahiplerine ulaştırmak her ferdin İslâmî ve medeni vazifesidir. Bu sebeple yüce Peygamberimiz, "Hastaları ziyaret ediniz" buyurarak ümmetlerini uyarmış ve "Bir müslüman (bu emre uyarak) hasta olan bir müslüman kardeşini ziyaret ettiğinde, ora-dan dönünceye kadar, cennet hurfesi toplamaya devam eder" bu-yurmuştur. Bu müjdeyi işiten ashap, "Ey Allah'ın Resûlü! Cennet hurfesi nedir?" demişler. Resûl-i Ekrem: "Cennetin olgun hurması-dır" cevabını vermiş (3).

Bu kadar değerli ve mühim bir vazifenin tatbikinde İslâmî ölçülerin dikkate alınması gerekir. Zira bir işin sadece yapılması yeterli değildir. Allah Resûlünün sünnetine uygun olarak ifâ edilmesi lâzımdır. Bu ölçüleri din kardeşlerimizin ıttılâına arzetmeyi bir vazife kabul etmekteyiz.

a) Ziyarete vardığı hastanın dizi istikametinde oturmalı, etrafına bakınmayıp hasta ile meşgul olmalı ve onun yanında bulunurken ümit ve güven verici bir yüzle nazikâne davranmalıdır.

b) Çok sık ziyarete giderek hastayı usandırmamalıdır. Bu gün ziyarete gitmiş ise ertesi gün ara vermeli ve onun yanında fazla oturarak ruhunun sıkılmasına sebep olmamalıdır (4).

c) Hasta ziyaretine giderken, çok şık bir kıyafetle değil, mütevazi bir giyiniş içinde olmalıdır.

d) Onun yanına vardığında "Allah şifa versin, zararsız geçmiş olsun" demeli ve Peygamberimizin "Allâhümme Rabbennâsi ezhibilbe'se işfi enteşşâfî lâ şifâe illâ şifâüke şifâen lâ yüğadiru sekamen" (5) diyerek şifa dileğinde bulunmak caiz olur. Şu duayı okumak da iyidir: "Es'elüllâhel-azîme Rabb'el-arşil azîm en yeşfiyeke"

(1) Müslim, c. 8, sh. 13.
(2) Buhârî, c. 7, sh. 6.
(3) Müslim, c. 8, sh. 13.
(4) Sir'atüi-islâm, sh. 555.
(5) el-Ezkâr, sh. 123.